Her dönem popüler, en çok tercih edilen ve çok beğenilen malzemeleri arasında yer alıyor ahşap ve mermer. Mimarların, tasarımcıların vazgeçilmez dokuları arasında bu ikili… Doğanın bir parçası olan bu materyaller, çeşitli tonları ve türleriyle sadece mekan tavan, duvar ve zeminlerde değil, mobilya ve sistemlerde de tüm dikkati üzerlerine topluyor.

Mimar A.Ozan Ekşi

 

Yaşlanmayan bir dev: Ahşap

Yenilenebilir bir yapı malzemesi olan ahşap, binlerce yıllık bir geçmişe sahip. Ortaçağ dönemlerinde konuttan köprü yapımına birçok alanda kullanılmış, ayrıca yüksek tavanlı yapıların payandalarını oluşturan, taşıyıcı görevlerini üstlenen bir yardımcıymış. Günümüzde ise ahşap, kuzey bölgelerinde ve çiftlik evlerinin mimari yapılarında sık tercih ediliyor; rustik, chalet ve İskandinav stilleri başta olmak üzere dekorasyonun sıcak malzemesi olarak ilgi çekiyor. Eski mimarinin taşıyıcı unsurlarından bu güçlü malzeme, günümüzde kolon ve kirişlere giydirilen bir aksesuar niteliğinde. Ahşap geri dönüştürülebilir ve doğal bir malzeme olması nedeniyle beton yapıların sebep olduğu radon gazı salınımının neden olduğu alerjik reaksiyonlara ve toksin etkisine fırsat vermiyor. Toz tutmama ve sıcak soğuk hava akımlarını üzerine yansıtmama gibi alternatifleriyle tercih sebebi oluyor. Banyo ve mutfak gibi ıslak mekânlar dahil olmak üzere evin her köşesinde kullanılabiliyor. Bunu kullanırken renk seçimleri oldukça önemli: Her ahşap rengine yakışan bir renk skalası var. Örneğin, venge, Amerikan ceviz, natürel meşe, zeytin gibi koyu renk ahşapların en uyumlu renkleri antrasit gri, zeytin yeşili, mor ve laciverte yaklaşan mavi tonları diyebiliriz.

Gelelim stil versiyonlarına: Doğaya dönüş felsefesini benimseyen tüm stiller, ahşaba bazen ham haliyle bazen ince ve narin formlarla yer veriyor. Kırsal yaşamın doğallıkla bütünleşen sadeliğinden ilham alan ve yoğun miktarda doğalı vurgulayan rüstik tarzı, ahşabın sıkça kullanıldığı stiller arasında. Ahşap tavan ve zemin uygulamalarının sık yer verildiği bu stilde duvarları ahşapla kaplamak mekâna ayrı bir sıcaklık kazandırıyor. Kadife ve kürk malzemelerle tamamlanan rüstik mekanlar, malzemeleri ve görünümüyle doğayla sıkı bağları olduğunu vurguluyor. Ahşabın yoğun kullanıldığı İskandinavya’da ise beyaza boyanan ahşap tavan ve zeminler, kış aylarını karanlıkta geçiren İskandinav insanına aydınlık iç mekânlar sunuyor.

Bakımı ve korunması ile ilgili söze, ahşabın güneş ışığına ve ıslak mekânlara maruz kalması durumunda aşınıp, zamanla çatlayan, kuruyan ve renk değiştiren bir durumu olduğunu söyleyerek başlamalıyız. Eğer ahşabı uzun süre ilk günkü halinde tutmak istiyorsanız hafif nemli bir bezle temizlemeniz gerekir. Tamamen kuru bir bez ahşap üzerinde çizikler oluşturacağı gibi, kimyasal temizleme malzemeleri aşınmasına neden olacaktır. Hep aynı tonda kalmasını istiyorsanız direkt güneş ışığı almasını engellemelisiniz. Zamanla rengi değişen, dokusu belirginleşen, kısaca yaşanmışlık hissini artıran bir görünümü tercih ediyorsanız, güneşten saklamadan özgürce sergileyebilirsiniz.

Ahşap bulunduğu mekândaki ısıyı dengeleyen bir özelliğe sahiptir. Bu sağlık açısından olumlu bir etken oluştururken psikolojik olarak da kişide güvende hissetme duygusu yaratır. Ahşap malzeme diğer mimari materyallerle değerlendirildiğinde insan psikolojisi üzerinde rakipsiz bir uyuma sahiptir. Görüntüsüyle ayrı, dokunulduğunda verdiği hisle ayrı bir enerji yayar. Mekânda rahatlık ve sıcaklık hissettirir.

Kısaca, geçtiğimiz yıl ham ahşap, kalın kütük dilimi görünümlü masa ve sehpalarla evlere giren ahşap trendi, aslında uzun yılların bir klasiği. Sadece her geçen gün onun başka bir karakteri ile tanışıyor ve sık sık aşık oluyoruz. Olan biten bu…

Jenerasyonlar boyu bir numara: Mermer

Tarihi ve kültürel evrimi yüksek bir malzeme olan mermer özellikle son üç yıl içerisinde çok sayıda tasarımcının malzeme mutfağına kalıcı bir giriş yaparken, aynı zamanda iç mimariye de çağdaş bir çehreyle yeniden dahil oldu. Eskiden sadece heykel, saraylar, hamam ve ölçüsüz lüksü çağrıştıran doğal mucize, modern referanslarıyla doğayla bütünleşmenin kalıcı formülünü temsil ediyor.

Geçmişte tapınaklara, saraylara, dönemin önemli yapılarında ve hamamlarda kullanılan mermer, son yıllarda teknolojinin de yardımıyla çağdaş, bütünsel ve büyüleyici formlara ulaşarak yeni bir döneme girmiş oldu. Moda tasarımcısı Alexander Wang “Monolitik bir enerji yaratan desenlerin peşindeyken karşıma organik ve akışkan mermer yüzeyler çıktı” diyerek Balenciaga için tasarladığı 2013 sonbahar-kış koleksiyonunun ardında yatan hikayeyi paylaşıyor. Peki, şu sıralar ekstra talep görmesinin altında yatan sebep ne olabilir? Mobilya tasarımcısı Bethan Gray konuyu çok net özetlemiş: “İç mekânda bu malzemeye yönelmenin arkasında yatan neden değişen tüketici alışkanlıkları. Tüketici kaliteli ve uzun ömürlü malzemelere yatırım yapmak istiyor.” Mücevherlerinde mermeri anımsatan hovlit taşını kullanan Eddie Borgo’nun “Görenlerde asalet ve zamansızlık gibi hisler uyandırıyor” sözlerine kesinlikle  hak veriyoruz.

Mermerin oluşum öyküsüne bakacak olursak, metamorfizma sonucunda kalker ve dolomitik kalkerlerin yeniden kristalleşmesiyle meydana gelen narin ve güçlü bir bileşim olduğunu söyleyebiliriz. Rengi genellikle beyaz ve grimsi. Fakat yabancı maddeler nedeniyle sarı, pembe, kırmızı, mavimtırak, esmerimsi ve siyah gibi renklerde de olabiliyor. Mikroskop altında birbirine iyice kenetlenmiş kalsit kristallerinden oluştuğu görülüyor. Milattan önceki devirlerde inşa edilmiş birçok eserde büyük ebatta mermer kullanımına rastlanmakta. Tarihi antik tapınaklarda, heykellerde, saraylarda, Mısır firavun mezarlarında, piramitlerde, surlarda, kalelerde, stadyum ve açık hava tiyatrolarında da mermer önemli bir mimari eleman. Osmanlı zamanında sarayların kolonlarından zeminine kadar tablo gibi işlenen mermer, son 5-6 yıl içinde dekorasyondaki yerini yeniden almasından önce cami, hamam ve mezar taşlarında kullanılan bir malzeme olarak akıllarda yer etmiş. Batıda, birçok heykeltıraşın unutulmaz eserlerinde yer almış. Alçı ve bronz gibi malzemelerle heykellere hayat veren Auguste Rodin, eşsiz bir malzeme olan mermeri ilk olarak ‘Öpüşme’ adlı eseri için sipariş etmiş. 26 yaşında heykeltıraşlıktaki rüştünü ispatlayan Michelangelo ise ilk ve en ünlü eseri olan, Rönesans sanatının harikalarından kabul edilen, çocuk kral Davut heykeli için beş buçuk metrelik mermer blok kullanmış.

 

Geçmişin oymalı mermer kolonlarına, görkemli heykellerine ve motifli duvar kaplamalarına günümüzde rastlamak artık çok zor. Yalın formların mobilya tasarımlarına hakim olmasıyla birlikte, mermer de daha bütünsel formlara kavuştu. Tasarımcıların mermeri merdaneden havana, sehpadan yemek masasına kadar kullanması, durumun popülerliğini netleştirebilir. Evinize mermer bir parça eklemek istediğiniz halde aradığınız ölçüleri ya da mermer türünün kullanıldığı tasarımları markaların koleksiyonlarında bulamıyorsanız, yakın çevrenizdeki mermer depolarını ziyaret ederek mimari uygulamalardan arta kalan parçalarla kendi mobilyalarınızı tasarlayabilirsiniz. Böylece kendi yaşam alanınızın ölçülerine uygun bir masa ya da sehpaya sahip olurken, artık parçaları kullanarak da geri dönüşüme destek vermiş olursunuz. İstediğiniz ebatta ve desende mermeri kestirdikten sonra, ahşap ya da ferforje gibi malzemelerle sehpa, masa, dresuar ürettirebilir; küçük parçaları da peynir tabağı ve servis tahtası olarak kullanabilirsiniz.

Ülkemizde ağırlıklı olarak Marmara mermeri olarak anılan ve beyaz üzerine gri-mavi düşey şeritlerin yer aldığı mermer çeşidi kullanılıyor. Dekorasyon ve mimaride mermerin yeniden yer almasıyla, farklı renk ve desenlerdeki mermerleri mercek altına alınca, içeriğindeki minerallerle değişen renk ve desen farklarına yoğunlaştık. Masif mermer kompakt görünümlü, ince ve iri taneli. Laminal mermer, ince taneli şeritlerin farklı mineral ve elementleri içermesiyle oluşuyor. Şisti mermeri yapraklı yapıda ve önemli miktarda mika içeriyor. Breşir mermer, tekrar kırılan ikincil minerallerle dolgulanıyor ve ana dolguları farklı renkte mineral içeriyor. Pirinç, parlak krom, iroko ve ceviz kaplamalar mermer mobilya ve aksesuarların güzelliğini ikiye katlayan yardımcı elemanlar. Ceviz ağacından üretilmiş bir sehpa gövdesinin üzerine yerleştirilen açık renk mermerle yaşam alanınızda İskandinav bir etki yaratırken, aynı gövdenin üzerinde yer alan siyaha yakın koyu renk mermerle tasarımın altın çağı 50’li yıllara gönderme yapabilirsiniz. Aynı anda hem klasik hem de modern görünme yeteneğine sahip bu doğal mucize, kullanıldığı mekânda lüks etkiler yaratma gücüne de sahip. Tarihi ve kültürel evrimi yüksek bir malzeme olan mermer, sınırlı sayıda üretilen tasarımlarda sıkça tercih ediliyor. Çünkü taşın direnci ve kırılma kabiliyeti zorlu bir üretim sürecine yol açarken ve taş doğası gereği damarlarında her seferinde çeşitlilik gösteriyor.