Geçmişin referansı, geleceğin ışığı olmalı

Her yeni yıl arifesinde, trend avcılarının gelecekle ilgili öngörülerini izleriz. Sosyologlardan, ekonomistlerden, kimyagerlerden, tasarımcılardan ve bunlar gibi spesifik branşların uzman isimlerinden oluşan bu gruplar, bizlere geleceğin yaşam modellerinden oluşan kodlar sunarlar. Şimdi 2018’in profiline bakarken ortak duyguda buluştuklarını görüyoruz… Köprülerde.

 

Mimar A.Ozan Ekşi.

 

2018, dünya için umutlarla dolu. Global eksenin yorucu gelişmeleri, özellikle de politik-ekonomik düzlemlerin olumsuz etkileri, çevre bilinciyle ilgili endişeler derken gerçekten de iyi haberler almaya çok ihtiyacımız olduğu kesin. Şimdi yeni bir ışık aranıyor. Acaba o nerede saklı? Trend tahmin ajansları, bu anahtarların çok uzakta saklanmadıklarını söylüyorlar. Pek çok uzman ve onların temsil ettiği ajanslar, eğer biraz geriye dönüp bakarsak, aradığımız duygu dünyasının zaten bizimle olduğunu anlayacağımız konusunda hemfikir gibiler.

 

Ev yaşamının konfor duygusunu temsil ettiği özel bir dönemden sonra bu rahatlık ihtiyacının temel nedeninde “güvenlik” sinyali gördüğümüzü söyleyebiliriz. Bugün pedagogların dahi çocuklara “evin en güvenli yerdir” parolasını sunmasının nedeni bu. Ev gerçekten güvenli, koruyan, kollayan, saklayan ve uzaklaştıran yer olmalı. Siz bunu üstün teknoloji ürünü otomasyon sistemleriyle de sağlayabilirsiniz elbette ama primitif olarak da güvenlik ve güvenliğe bağlı huzuru yakalamanız gerekir. Bunun da temel kaynağı geçmiş ve geçmişte kullanılan alışkanlıklara yeniden sarılmaktır. Satınalma, iletişim, gelişim alışkanlıklarına…

 

Geçmişe duyulan özlemle eski günlere yapılan nostaljik göndermeler değil; gerçeğin, gerçek hayatların peşinde koşan bir arayış bu. Bütün çabamız, teknolojiyle hızlanan hayatlara inat yavaş, sahteliğe izin vermeyen, kalıcı materyallerin var olduğu huzurlu hayatlara erişmek.

Tasarım gezegeni sürdürdüğü sonsuz ve sınırsız koşunun dümenini kırdı; “hadi al, bunu da al, bunu da” haykırışlarının yerine “az al, ama farklı olanı al” mottosunu yaymakta şimdilerde. Moda kapılarını sonuna kadar açtı, içeriye her türlü yaratıcı doğaçlama kombinasyonu sokuyor. Dekorasyonda ise Japon felsefesi wabi sabi hüküm sürüyor; sakin güzellikler ve üzerinde fazla uğraşılmamış görüntüsü veren natürel düzenlemeler puan topluyor. Hazır onlar frene basmışken, biz de fırsattan istifade şarj aletlerimizi fişe takmalıyız. Nasıl mı?

Aslında her birimiz büyük zevklerle değil, içinde sürpriz ve yenilik unsuru bulunduran küçük şeylerle daha çok mutlu oluyoruz. Biraz belirsizlik, biraz plansızlık, biraz yavaşlamak biz şehir işçilerine çok iyi geliyor. Hatta yavaşlamak da yetmiyor, bir süre tamamen durmak; içimizdeki serotoninmetre nerede yükseliyorsa orada nokta koymak gerekiyor.

YAŞAM TARZINDA BASİTLİK

Önümüzdeki dönemde markaların tüketiciye yakınlaşmak için kullanmaları gereken şifre “çoğaltıp karmaşıklaştırma” değil, “yalınlaştırıp kolaylaştırma” olacak. Artık daha fazlasını değil, daha kullanışlısını vermek değerli olacak. Çünkü yarışın içinde kalmak için ürünlere ilave edilen fonksiyonların çoğu, aslında ihtiyaç fazlası! Hayatımızı kolaylaştırmak bir yana, akıl karıştırıyor; hatta vakit çalıyorlar; bir düşünsenize, hangimiz çamaşır makinesine yüklenmiş 18 programın 18’ini de kullanıyoruz ki?

Hedef kullanıcıyla dost olmak ve marka bağımlılığı yaratmaksa, en sofistike sistemleri bile anlaşılır hale getirerek sunmak, göz boyayan değil, gerçekten işe yarayan fikirler geliştirmek gerekiyor. Tüketicinin kalbine girmiş markaların da ortak özelliği bu zaten: Deneyimlerini ürünü arındırmak ve anlamlandırmak için kullanıyorlar. Çünkü mükemmelliği, azaltarak yakalamak aslında çok daha zor. Kalitenin sesi sonuna kadar açık, lüzumsuz bir ilaveye ise kesinlikle geçit yok!

Kalabalık, karışık ve yorucu olmak yerine rahatlatıcı, kolaylaştırıcı ve dengeleyici olma beklentisi, insanların birbirleriyle olan ilişkilerinde de, yaşama alanlarıyla olan ilişkilerinde de ilk sıraya yerleşecek. Tüm trendlerin içinde doğaya ve doğal olana yakınlaşma dürtüsünün bulunması da bu yüzden. Abartısız, gürültüsüz ve duygusal lüksler peşindeyiz hepimiz. Daha tutumlu davranmak, doğayla yakın temasta olmak, sahici, yavaşlatılmış ve basitleştirilmiş hayatlara ulaşmak için tasarım ve dekorasyon şifrelerimiz; ham malzeme, el işçiliği, doğayı takip eden tasarımlar, yalın formlar ve nefes alan alanlar yolumuz olmalı.

 

Her birimizi, gerçek ve saf yaşama daha çok yaklaştıran bir 2018 olması dileğiyle.