2000’li yılların demirden güzelliği: Urban tarzı
Modernist ve yüksek enerjili iç mekân kurgularının büyüsünü yakalayan urbanizm, bireylerin, ailelerin ve ofislerin ortak tutkusu. Urban tarzının ayrılmaz parçası olan siyah metal çerçeveli cam duvarlar ve pencereler, eskitilmiş görünümlü tuğla duvarlar, evde tipografi kullanımı ve tavanların çatı mimarisiyle uyumlu kirişli yapıları radarımıza takılanlar arasında.
Mimar A.Ozan Ekşi.
“Az her zaman iyidir” mottosunu baş tacı eden urban tarzı evleri, kalabalıktan ve renkten uzakta, sade bir hayat süren kent evleri olarak biliyoruz. Bu evlerin ortak noktası olan “aksesuarsızlık”, urbanizmi soğuk ve minimalist bir tarz olarak düşündürse de karanlık olmayan, ara ara sıcak dokuların ve ahşap detayların yer aldığı samimi bir tavrı var bu evlerin. Nötr renklerin baskın olduğu stilde gözü yoracak detaylar yerini düz çizgilere, inceliğe ve asalete bırakıyor ve renk paletine parlak yüzeyler ve canlı tonlar, sadece vurgu yapmak için ekleniyor. Mimari detaylarda yüksek tavanlar, çıplak pencereler, geometrik desenler ve sanat eserleri göze çarpar. Yalın detaylar modern stilin temelini oluşturuyor. Özellikle mobilyalarda süslemelere ve ince detaylara yer yok. Bunun yerine krom, nikel veya paslanmaz çelik gibi parlak yüzeyler göze çarpmakta. Endirekt şekilde kullanılan aydınlatmalarda ise avizelerin yerini lambader ve abajurlar alıyor.
Maskülen sıfatını alan mekânlar genel anlamda sakin, kararlı, tek bir noktaya odaklı ve dramatik detaylarla dolu. Amaç, güçlü bir tarz yaratmaksa eğer bunu minimalist detaylar, heykelimsi mobilyalar ve tasarım objeler kullanarak kolayca sağlayabilirsiniz. Rahatlığın ön planda olduğu stilde tasarımı basit tutarak net çizgiler ve fonksiyonel parçalardan da yararlanabilirsiniz. Doğru dekorasyon şeması için koyu ve güçlü renkler kullanmak en doğrusudur. Orman yeşili, çikolata kahvesi, taba veya koyu lacivert renklerini de aralara karıştırarak güçlü bir görünüm elde edebilirsiniz.
URBAN TARZININ İLK KURALI: SEPARASYON
Medeniyetin gelişimiyle birlikte, insanlığın “sınır” anlayışı da büyük gelişim sağladı ve mahremiyet duygusu zamanla yeni anlamlar kazanarak farklı boyutlara ulaştı. Endüstriyel detaylara sahip camlı bölmeler son yıllarda daha yaratıcı fikirlerle karşımıza çıkıyor ve bir yapı klasiği olan çelik ya da demir çerçeveli camlar bu sene iç mekâna tatlı bir giriş yapıyor. Art deco mimarinin önemli bir simgesi olan Londra’daki Hoover binası, Alman mimar Walter Gropius’un Dessau’daki Bauhaus okul binası ve İstanbul Silahtarağa Elektrik Santrali mimari alandaki örneklerinden sadece birkaçı. Olayın dış yüzünü bir kenara bırakıp içeriye geçersek eğer, iç mekânda kullanımın başlangıç noktasını loftlara bağlayabiliriz. 1970’li yıllarda New York’ta sanatçıların yeni yaşam alanı olarak hafızalarda yer eden loftlar, üretim yapıları olmaları gereği endüstriyel bir zarafete ve güçlü bir karaktere sahipti. Tuğla duvarları ve yüksek tavanlarının yanı sıra siyah demir pencere çerçeveleri de yapısal özellikleri arasındaydı. Günümüzde yaşam alanlarını farklı bir atmosfere dönüştüren loft kökenli siyah demir çerçeveler aynı zamanda geniş metrekareli alanları ikiye ayırarak farklı kullanım alanları da sağlıyor. D&D tasarım ofisinde danışman olan Ben Turner bu uygulama için “minimum incelikte hafif bir geçiş sağlıyor” diyor ve malzemelerin ağırlığından dolayı aynı etkiyi kereste veya alüminyumdan alamadıklarını sözlerine ekliyor.
Eski veya yeni tüm yaşam alanlarına uyum sağlayabilen endüstriyel stildeki bölücüler kullanıldığı mekânda ışığın içeri girmesine izin vererek odayı daha büyük ve havadar hissettiriyor. Çerçevelerin içinde kullanılan opak camlar ile mekânda daha özel bir alan yaratabilirken, transparan camlar ile de hafif ışıklı salt görünür alanlar kurgulayabilirsiniz. Çelik çerçeveli cam konstrüksiyonlar evin tüm uzantılarında kullanılarak hem çağdaş hem de dönemsel evlerde şık bir görünüm sağlıyor. Eğer iç mekânınız için çelik çerçeveli camlar düşünüyorsanız tasarımı planlayıp uygulamanız için sizin ya da mimarınızın bu konuda uzman olması gerekir. Kısacası mekânları ayırmak ince ayrıntılardandır, ince çelik profiller, geniş cam kullanımına olanak verdiğinden, bulunduğunuz alanı ve ötesini rahatça algılamanızı sağlar, bununla birlikte, iyi izole edilmiş olduklarından, ses geçişini engellerler ve size “hem burada hem orada olma” duygusu yaşatırlar. Böylece gerektiğinde kaldırılabilen duvarlar oluşturulur. Isı izolasyonu açısından içeride tek cam kullanımı yeterliyken, dışarıyla ilişkisi olan alanlarda çift cam kullanarak ısı izolasyonu da sağlayabilirsiniz.
DUVARLARDA ÜÇ BOYUTLU OYUNLAR
Yeni ve eskinin beraber kullanımının yarattığı rustik havayı soluyup diğer yandan modern yaşantının gerektirdiği fonksiyonları da bünyesinde barındıran bir evde yaşamak istiyorsanız, duvarlar üzerine biraz yoğunlaşmanız gerekebilir.
Tarihi dokuyu gözler önüne seren uygulamalar, beyaza boyanmış tuğla duvarlar, kazıma sistemiyle ortaya çıkartılan katmanlı dokular iç mimarisini beğendiğimiz yapıların pek çoğunda karşımıza çıkıyor.
Modern ve retro mobilyalar, sanat eserleri, brüt beton zeminler ya da dev ahşap rabıtalar gibi iç mimari öğelerden en az bir tanesiyle bile bir araya geldiğinde seyrine doyum olmayan manzaralara imza atan eprimiş duvarlar, karakteristik yaşam alanları yaratmak için güçlü bir koz olarak kullanılabilir. Geniş alanlara uygulandığında etkisi artan eskitilmiş duvar ve zeminler tarihsel bir ifade de taşır. Bastığınız ve dokunduğunuz her yerde nostaljik bir rüzgar estirir.
Mutfak, antre veya hol benzeri daha küçük alanlara uygulandığında görsel yoğunluğu artan tuğla duvarların en çok yakıştığı yer ise şömineli salonlardır. Eskitilmiş yüzeyler modern veya klasik ayrımı yapmadan neredeyse tüm dekorasyon stillerine ayak uydururlar. Önemli olan doğru karışımları yaratabilmek için iç sesinizi dinlemek. İçinizdeki ses bazen yıkık dökük görünebilmek için çaba harcamanıza engel olabilir, siz de orijinali böyle olan bir yapının izini sürebilirsiniz.
KÜL, KUM VE KİL RENKLERİ
Havalı olduğu kadar nötr, gölgeli ve uyumlu olan gri, kullanıldığı mekâna sofistike bir zarafet katar. Yapmanız gereken tek şey onun içindeki gizemli yönü açığa çıkarmak.
Gri çok yönlü, nötr ve neredeyse tüm dekoratif stillere uyum sağlayabilen bir renktir. Yaşam alanlarında kullanacağınız aksesuar ve mobilyalara göre gri gerektiğinde rahat gerektiğinde ise zarif olabilir. Beje göre daha dramatik olan gri renginin tonları siyah, beyaz hatta sarı ve pembe gibi daha parlak renklerle de uyumludur. Gözü yanıltmak için de kullanabileceğiniz bu dramatik renkte boyanmış duvarlar odayı düşündüğünüzden çok daha geniş gösterebilir. Çok yüksek tavanların etkisini azaltmak için veya monokromatik şekilde kullanarak küçük odaları genişletmek için kullanacağınız gri, en az siyah kadar da cesurdur. Gri yaratıcı insanları daha da yaratıcı yapan bir renk ve harika bir kümeleyicidir. Turuncunun yaptığının tam tersini gerçekleştirerek her şeyin daha özel görünmesini sağlar. Gri tonlardaki nötrlüğü sayesinde modern mekânlar için de moda bir renk olmuştur. Daha sıcak görünümlü bir mekân için gri rengini tuğla, beton veya ahşapla birlikte kullanabilirsiniz. Mermerle kullandığınızda ise çok daha soğuk bir atmosfer elde edersiniz.
YAZILAR VE MESAJLAR
Harfler, yazılar ve semboller moda ve dekorasyon sayesinde gündelik hayatımızın neredeyse vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Üzerinde ‘peace’ yazan bir t-shirt giydiğimizde kendimizi sessiz ama sözlü ifade etmenin keyfini yaşadıktan sonra, aynı keyfi evde de sürdürmeye karar verdik. Neonla aydınlanan harflerle yatağın tam üstüne ‘mutluluk’ yazmak ne kadar eğlenceli ve havalıysa bir o kadar da şık duruyor. Globalleşmenin bir getirisi olarak İngilizce’nin evrensel bir dil haline dönüşmesi doğal olarak yastıkların üzerinde ‘love’ fincanların üzerinde ‘morning tea’ gibi kelimelerle kendini gösterdi. 90’lı yıllarda koridorlara asılan posterlerin üzerinde sevdiğimiz filmlerin afişleri, bize hayal kurduran bir kentin fotoğrafı ya da çeşitli natürmortlar varken, günümüzde bizi motive eden, gülümseten ya da aklımızda yer edinen bir film, şiir ve kitaptan kısa cümleler içeren poster, kanvas baskı ve ahşap üzeri boyamalar yer alıyor. Tabii ki bu cümleler, grafik tasarımcıların yalın yerleştirmeleri ve özenli font seçimleriyle sanatsal bir dille ifade ediliyor. Kısaca, kelimeler ve sembollerle flörtleşmelerimiz sürüyor.