Yeni jenerasyon evlerde, mekan kullanımı ve akıllı çözümlemeler yapmak neredeyse mimarlar için zorunluluk haline geldi. Özellikle küçük metrekarelerde veya ışığı dengeli dağıtma gereksinimi olan yapılarda bu çözümler önce duvar-kapı ikilisini doğru kullanarak gerçekleşiyor. Ya da kullanmayarak.
Yeni jenerasyon konut projelerindeki en önemli ortak nokta, küçük metrekareler ve çözüm odaklı “alandan kazanma” mottosu. Bu hedef öyle bir fikir noktasına getiriyor ki mimarları, her noktada bir gizli dolap, bölme, raylar, yok olmalar, ortaya çıkmalar, sınırlandırmalar, bölümlemeler karşımıza çıkıyor. Depolama, görsel olarak da estetiği zorlayan bir kavram; dolayısıyla kentli evlerin sade makyajını da doğru yapmak gerekiyor.
Mimarların bu anlamdaki en büyük sınavı duvarlar ve kapılar. Çünkü duvarlar çoğaldıkça ışık düzeyi farklılıkları ortaya çıkıyor ve homojen bir atmosfer duygusu elde edemiyorsunuz. Kapılar ise alan hareket akışını engelleyen, kesen, yoran parçalar. Bu durumda ilk savaş onlarla veriliyor.
Uluslarası tasarım dünyası, her iki konu için de kolay bir çözüm formülü üretti ve yeni jenerasyon oda seperasyonları ve üniteleri ile hem mekanları birbirinden (alan, hareket kabiliyeti kaybetmeksizin) ayırdı hem de ışığı her noktaya taşıdı. Biraz geleceği tanıyalım:
Longhi, dekorasyon dünyasının çok yakından tanıdığı bir marka. Özellikle mobilyaları ile bir vizyoner. Ancak sektörün bir başka kategorisinde de oldukça ilerici bir duruşa sahip; kapı. Longhi kapıları aslında kapı olarak tanımlarsak hayli eksik bırakmış olabiliriz çünkü mekanın bütün ruhunu değiştiren ve yüzey farklılıklarıyla çok stilize fonlar yaratan Longhi sistemleri, adeta sanat eseri gibi. Bronzdan mermere uzanan çok farklı seçeneklerde desen alternatifine sahip olan Longhi’ler ahşap, deri, metal, ayna gibi birbirinden farklı malzemeler ve desenlerde üretilebiliyor, açılır-kapanır ve kayar sistemlerde üretiliyor, bütün bir panel olarak mekanı tek perspektifte kaplıyor. Bu da onu, lüks rezidans konseptlerinden flat’lerdeki pratik giyinme odalarına kadar her mekanda, sevimsiz kapı seçeneklerinden sofistike duvarlara ve onlarla bütünleşmiş kapılara götürüyor.
Kapı konusuna biraz daha sportif bir yaklaşım ise Lualdi’den gelmekte. İlk kapı üretimine 1880’de başlayan ve bu alanda yüzyılı aşkın bir deneyime sahip olan Lualdi, 1960 yılından bu yana iç mekanlar için yüksek kaliteli üretim anlayışını elegan, modern ve şık bir stil ile birleştirerek farklı bir tasarım çizgisine markasını koyuyor ve sektörüne öncülük yapıyor. Geleneksel ahşap işçiliğinin inceliklerini, geleceğin teknolojileri ile buluşturan Lualdi, inovasyona önem vererek yuvarlatılmış köşeler, teleskopik karkaslara ve geri dönüşümlü materyaller gibi yarının tasarımına referans olacak malzeme ve formlar kullanıyor. Lualdi, Armani Hotel, Bvlgari Hotel, Rolex, MaxMara ve Prada gibi seçkin markaların projeleri ve mağazaları içinde yer alan ve bu çizgisiyle dünya çapında üst kalite kapı tasarımının liste başı markalarından biri olan tanınıyor. Yüzyılı aşan ahşap işçiliği deneyimiyle kazandığı sektörel birikimi artık LUALDI SYSTEM adıyla ev ve ofisler için tasarladığı mobilya ve duvar sistemlerine de taşıyan marka, özel ve toplu yaşam alanlarına sofistike, çağdaş ve fonksiyonel dokunuşlar ve çözümler getiriyor.
Yapı elementleri, evin karakterini ve profilini belirlemede “detay” olabilir ancak aslında DNA’ları bu küçük detaylar oluşturuyor. Eskiler bu konuda son derece haklı: Bir evin değeri ona açılan ve içine takılan kapıdan anlarsın. Güzel bir yaşama ve güzel bir geleceğe açmak dileğiyle!