Malzeme kullanımında yeni çözümler

Son yıllarda projeler arttıkça yeni malzeme çözümleri de peş peşe listeye ekleniyor. Mekanların yaşama sürecini etkileyen, tarzlarını belirlemede önemli rol oynayan bu yeni çözümleri tanıyalım.

Mimar A.Ozan Ekşi

Malzemeler:

Artık insanlar, yaşama alanı, mutfak ve yemek yeme arasında daha etkileşimli bir ilişki arıyorlar. Ahşap, bronz, kum, taş, mermer veya en basit haliyle sıva ve boya gibi geleneksel doğal malzemeler tüm mekanların ortak dilini oluşturuyor. Maalesef minimalist yapımın ortaya çıkardığı bir durum bu. Fakat güzel olan şu ki, yeni inşaat teknolojileri bu malzemelerin sıra dışı biçimlerde kullanılmasına daha fazla olanak tanıyor.  Tıpkı bu malzemeleri daha özgürce şekillendirebileceğimiz lazer kesim veya CNC teknolojileri gibi… Diğer yandan teknolojik gelişmeler, malzemede mühendisliğin rolü, betonu farklı şekilde işleyebilmenin, mobilya ve iç mekân tasarım öğelerinde kreatif kullanımın yolunu açtı, betonarmeye bakış açısını değiştirdi. Aynı zamanda betonla keçe, fiber ve ahşap elementler birleştirilerek ortaya daha konforlu, sıcak ve kullanışlı mobilyalar, beton tasarımlarında kullanılabileceğini düşünemediğimiz aydınlatma elemanları bile üretilebiliyor. Soğuk etkisi olan betonu bir projede kullanırken onu tamamlayan sıcak ve doğal malzemeleri de işlemek gerek. Yaşamımızın tartışılmaz bir parçası olan bitki ve ağaçları yeşil duvarlar, üniteler boyutunda kullanmayı tercih ederek onları da bir tasarım öğesi haline getiriyoruz. İç mimaride, dijital baskılar kullanmak veya meşe parça bulmak için kereste depolarına ya da güzel mermer parçalar seçebileceğimiz taş depolara gitmek mimarları artık çok heyecanlandırmıyor. Aslında eski yapılardan kurtarılmış malzemeler, örneğin bütün bir eski merdiven veya soyulmuş ahşap giydirme daha fazla mücadele ve merak uyandırıyor.  Doğal taş, brüt beton, cam gibi malzemeler bizim tasarım dilimizin vazgeçilmez unsurları olarak yer alıyor ve işverenler de bu doğrultuda tasarımlar bekliyor.

Başka bir nokta ise, iç mekân tasarımlarında, kent içindeki eski dönüştürülecek mekânların yeniden ele alınmasıyla birlikte, tasarlanmamış gibi duran mekânlar yaratma arzusunun öne çıkması. Tasarımın çeperindeki itelenmiş, biçim ve malzemelerin de sürecin parçası haline getirildiği, daha kolektif bir yaklaşım içinde kendi özgünlüğünü de yaratan bir yaklaşım olabilen, daha çok teknolojinin bu kadar hayatın içine girdiği noktada yaşam stili olarak basitlik ve rahatlığı öne çıkaran bir model. Mimari tasarımda ise doğal malzemelerin form aracılığıyla farklı bir araya gelişlerinin yarattığı etki öne çıkmakta. Özellikle de bir araya gelişlerdeki detayın ifadesinin bütüne etkisi.

Yine de bizler her zaman doğal malzeme kullanımını savunuyoruz. Ucuz ama kısa ömürlü, ‘mış gibi’ görünen malzemeler kesinlikle kullanmıyoruz. Doğal ahşap, taş, metal vazgeçilmezlerimiz.

 

 

 

 

 

 

 

 

Değişen yaşam biçimleri ve hayatımıza eklenen alanlar

Değişim, şaşırtıcı şekilde yenilikçi ve yaratıcı çözümleri beraberinde getirebilir. Bir sonraki en iyi şeyi yaratmak ve harikulade mekânlar tasarlama konusunda hepimiz aynı olanaklara sahibiz, bütçe ve hayal gücü var oldukça her şey mümkün. Bugün piyasanın, orta ve yüksek gelir seviyesine hitap eden konut projelerinde, spa veya spor tesisleri gibi uygulamaları neredeyse standart bir gereksinim gibi talep ettiğini görüyoruz. Yani yakın zamana kadar A+ evlerde ya spa, ya sinema odası ya da şarap mahzeni vardı. Fakat tüm bunlar artık lüks olarak görülmüyor. Ayrıca, artık çalışma mekânlarında da daha çok rahat çalışılabilecek, bir araya gelinebilecek, sosyalleşilebilecek veya tamamen yaptığınız işe konsantre olunabilecek, hatta gerektiğinde birlikte eğlenilebilecek mekân çeşitleri yerini alıyor. Telefon kabinleri, dinlenme alanları, kahve molası alanları ve ufak mutfakçıklar, formal ve informal toplantı alanları, oyun alanları, çeşitli özellikte birlikte veya izole çalışma alanları gibi…

Fonksiyonların iç içe geçtiği, birbirine etki ettiği mekânsal tasarımları da göz önünde bulunduracak olursak artık tekstil, yemek ve kitap bir arada veya otel lobisi, paylaşımlı ofis ve bar bir arada veya ofis, bistro, moda dükkânlarının bir arada olduğu mutant bir oluşumdan bahsedebiliriz. Bu farklı konuların birbirine mekânsal olarak etkisinin yanında, yarattığı enerji de ilgi çekici olabiliyor.

Son olarak Değişen yaşam şartları, hız, teknolojinin getirdiği farkındalık, sosyal paylaşımlar, uzun iş saatlerimiz derken hayatımızın büyük çoğunluğu evlerin dışında geçer oldu. Evlerde başlarda kullanılan sonra kaderine terk edilen spor salonu, sinema salonu ve spa gibi alanlar artık baştan bilinçli olarak istenmiyor. Buna karşılık kütüphane kullanımı arttı, çalışma veya hobi faaliyetleri için yer ayrılıyor evlerde artık. İnternet ve teknolojinin hayatımızdaki güçlü etkisiyle ofis mekânları mutlak rollerini ‘home office’ kavramıyla yitirdi. Konutlarımız yeniden planlayacağımız ve çalışma fonksiyonlarını da düşünerek tasarlayacağımız nitelikli mekânlar haline geldi. Bu yeni çalışma sistemiyle beraber iç mekânlara yönelen yaşam stilleri doğrultusunda konutlarda sosyal alan ihtiyaçları da doğdu. Bu yüzden hobi odaları, çalışma odaları artık konut tasarımı yaparken tasarım ekiplerinin detaylı ve kişiye özel düşünerek tasarladığı mekânlar.