2016 Mart ayı, dünyaca ünlü bir dehayı kaybettiğimiz tarihtir. Tüm mimarlar arasında gelenekselin gerçekten de çok dışına çıkan ve benzersiz yapıtlara imza atan ünlü mimar Zaha Hadid’in çalışma stili, onu dünyanın her yerindeki yapıtlarıyla ölümsüz kılıyor.

Irak doğumlu bir kadın mimar olarak, kendi branşının en saygın ve sert imzalarından biriydi Hadid. Bu sayede devrimi hem cinsiyetiyle, hem milliyetiyle hem de mimari tarzıyla yapmıştır ve sürekli ters köşe yapmakla ilgili son duruşu artık mesleği içinde kalın çizgilerle tanımlanabilir. Herkesin saygı duyduğu, çalışmak istediği ve aklından geçenleri öğrenmek istediği bir kadın. London Architecture Association ve Harvard Üniversitesi mezunu olan Hadid ile ilgili mutlaka herkes bir değerlendirme yapacaktır ama ben en sevdiğim yapıtlarından biri olan London Aquatics Center projesini anlatmak istiyorum size…

Kentsel, mimari ve tasarım alanlarında bir devrim niteliğindeki yapılarıyla tanıdığımız Zaha Hadid, 2012 Londra Olimpiyat Oyunları için tasarladığı London Aquatics Centre projesiyle yenilikçi ve dinamik tarzını ortaya koymuştu bir kez daha. İngiliz basını tasarımın dinamik reformu kadar proje için harcanan bütçeyle de her ne kadar yakından ilgilenip eleştirilerini sakınmasa da, bu tasarım, oyunların başyapıtı olarak kendini kabul ettirmeyi başardı. Guardian yazarı Rowan Moore’a göre ünlü mimar Zaha Hadid’in Londra’da tasarladığı bu yapı, nefes kesen, şaşırtan ve kendine hayran bırakmayı başaran bir eser. Dışarıdan bakıldığında bir ufo çarpışmasını andırıyor. Uluslararası Olimpiyat Komitesi başkanı Jacques Rogge ise yapının bir mimari başyapıt olduğunu savunmakta. Mekânın olimpiyat oyunları açısından en büyük özelliği, akıllardan silinmeyecek mimari formuna ek olarak, aynı anda 17.500 kişiyi ağırlama kapasitesi olacak ki bu rakam, alanındaki hiçbir olimpiyat oyununda gerçekleşmeyen bir hayal adeta.

Hadid, London Aquatics Centre’ın mimari konseptini, hareket halindeki suyun akışkan geometrisinden esinlenilerek tasarlamış. Mekân içinde oluşturulan alanlar ve çevresini saran bölümler olimpik parkın nehir kıyısı manzarası olarak yorumlanıyor. Dalga formunda şekillendirilen çatı, zeminden yukarı doğru bir dalga şeklinde yükseliyor. Bu formuyla merkezin havuzlarını bir araya toplayan akıcı bir hareketle, sahip olduğu devasa hacim hakkında da fikir veriyor çevresine. The Aquatics Centre, 2012 Londra Olimpiyat Oyunları ev sahipliğinde, sahip olduğu doğal esneklikle 17.500 seyirciyi ağırladı ve ardından ise 2 bin kişilik seyirci kapasitesiyle ideal bir etkinlik merkezi olarak devam etti. Yapımına 2008 yılı temmuz ayında başlanan merkez, söz verildiği üzere üç yıllık bir zaman diliminde tamamlandı ve tıpkı Zaha Hadid tarafından tanımlandığı gibi “mükemmel bir uzaysal deneyim” halini aldı.

The Aquatics Centre, olimpiyat parkı içinde konumlanıyor. Parkın güneydoğu kenarında, Stratford’a yakın bir mesafede bulunuyor. Olimpiyat parkına yeni bir yaya yolu geçişi, doğu-batı köprüsü (Stratford City Bridge olarak da adlandırılıyor) ile sağlanıyor, buradan doğruca merkezin içine girmek mümkün. Bu alanda var olan kanal aracılığıyla daha pek çok küçük yaya yolu olimpiyat bölgesine bağlanıyor. Ortogonal bir eksende tasarlanan ve bu sayede Stratford City Bridge’e (yaya yolu için oluşturulan köprü) dikey bir hizada yer alan merkezde oluşturulan üç havuz da bu eksende sıralanıyor.

Antrenman havuzu köprünün altında yerini alırken, yarışma ve dalış havuzları çatı altında uzanan geniş alanın etrafında şekillenmiş. Bunun amacı ise havuz alanını bir podyum şeklinde çerçeveleyerek köprüyle bağlantısını sağlamak.

160 metre uzunluğunda ve 90 metre genişliğindeki dalga formlu çatı, yenilikçi bir teknoloji sonucunda çelik malzeme ile tasarlanmış, 3.000 ton ağırlığa sahip. Çelik çerçeveli çatı bu yapının en yenilikçi bakış açısını oluşturuyor. Sahip olduğu büyüklük ve ağırlık ise hayranlık uyandırıcı. Bu devasa yapının suymuşçasına bir dalga formunu alarak neredeyse yere değecek şekilde kıvrılabilen formu, havuz alanları için doğal bir bölme görevi görüyor.

Beklenmedik formların yaratıcısı Zaha Hadid, kimine göre tasarladığı devasa dinamiklerle hâlâ geçmişin mimari özelliklerinden kendini alamazken, pek çoğu için nefes kesen ve hayranlık uyandıran yenilikleri gerçek kılan bir kimlikti. Onun yaratıcılığı, ortaya çıkardığı yapılarla taçlandı ve tüm dünya olarak bu yapıların güzelliğini emanet olarak aldık biz de…

www.zaha-hadid.com