Yeni kent projeleri için ulaşılabilir lüks
Kentsel dönüşüm, sadece eskiyen ve yorgun binaları alıp yerine ultra pahalı projeler dikmek olarak algılanmamalı. Günümüzün genç, modern, üretime katılmış ve vizyonu açık şehir aileleri için minimum hacimlerde ve ulaşılabilir pahalarda ama dünya standartlarında tasarımlarla donatılmış uygun fiyatlardaki yeni konut projeleri de bu trendin bir parçası, hem de önemli bir paydaşı.
Reklam kampanyaları oldukça cazip: Bazen peşinatsız, bazen ise hayal olmayacak miktarlarda ön peşinatlı konut projeleri ile yeni bir gayrimenkul ve satın almacı kimliği yaratılıyor. Özellikle genç, modern bakış açılı, ekonomiye ve üretime katkısı olan, yaşam alanında güvenlik, sosyal alan, spor kompleksi vb. gibi sosyal faydaları görmek isteyen, yeniliklere açık bu tüketici profili, kendi evini satın alırken fiyat parametrelerinde mütevazi olmayı hedefliyor ama kalitede değil. Dolayısıyla kentsel dönüşümün önemli bir stratejik hedefi de, potansiyel alıcı olan bu kitleyi, astronomik fiyatlarda olmayan, ama kaliteli ürünlerle donatılmış tablet konutlarla buluşturmak.
Göçler, değişen ekonomik yapı, savaşlar, değişen nüfus demografisi gibi etmenlerle hızlanan kentsel dönüşümün plansız şehirleşmeye ve depreme dayanıksız yapı stoğuna son vereceği aşikar, bu da seçimleri kolaylaştırıyor.
İstanbul’daki yaklaşık 1,5 milyon binanın yarıdan fazlasının yıkılabileceği konuşuluyor. Bugüne kadar açıklanan en büyük projeler; Kartal, Pendik, Küçükçekmece ve Zeytinburnu’ndaki planlar. Tuzla, Pendik, Beyoğlu ve Küçükçekmece’de bir bölümü başlatılan projeler mevcut. Bunun yanında, Fatih ve Beyoğlu’nda da Sulukule, Balat, Unkapanı, Tarlabaşı, Şişhane, Tepebaşı gibi noktalarda da çalışmalar sürdürülüyor. Kentsel dönüşüm olarak adlandırılan bu projelerle sadece lüks rezidans projeleri olarak karşılaşmıyoruz, orta gelirlilere yönelik yapılan projeler de bu devinimin bir parçası olarak kaydediliyor. Ve elbette ki bu tarz konutlarda da “ulaşılabilir lüks”ü tanımlayan, yani tasarım değerine sahip ancak astronomik fiyatlarda satılmayan ürünler tercih edilmekte.
Günümüzün yerli pazarında olduğu gibi ithal dekorasyon mobilya, aksesuar ve yapı malzemesi markalarının da bu anlamda avantajları çok çünkü ulaşılabilir değerlerdeki pek çok global tasarım markası projeler için uygun örnekler sunuyor. Özellikle banyo ve mutfak dünyasında VIP markaların yanı sıra, akıllı projelerle birleşebilecek uygun fiyatlı ithal markalar da bulunuyor. Bunlar için iki örnek verecek olursak, yüzümüzü İtalya’ya çevirebiliriz ve banyo dünyasından iki markayı bu “ulaşılabilir lüks” konsepti kavramında örnek gösterebiliriz: Bongio ve Carmenta.
Carmenta gerçek bir wellness dehası olarak bilinmekte. Geleceğin wellness dünyasını kurgulamak ve insanı su ile farklı senaryolar eşliğinde buluşturacak teknolojiler tasarlamak amacıyla kurulmuş bir firma. Banyo kavramını fiziksel ve ruhsal iyileşme, yenilenme ve tazelenme noktasına taşıyan Carmenta, mühendisler, tasarımcılar, teknisyenler ve sanatçıların bir arada çalıştığı ve spa tanımını bireysel ihtiyaçlara göre geliştiren ve yönlendiren bir çizgide proje ve uygulama yaparak yol alıyor. Marka, buhar banyoları, hamamlar, saunalar, Himalaya tuz duvarları, reaksiyon duşları, biosauna, dinlenme alanları, kromoterapi kabinleri, masaj odaları, cilt ve vücut bakım odaları ve kum odaları ile spa keyfini evlere taşıyor. Carmenta Home Spa, Carmenta Professional ve Carmenta wonder olarak üç ana sahada hizmet ve çözüm sunan markanın Sensation (duyu ve duygu), Dream (Rüya), Wonder (Mucize) ve Bathroom Contract olarak dört temel ürün gamı bulunuyor. Carmenta’lar, tüm bu tasarım ciddiyetini fiyat skalasında dünyadaki rakiplerinin altında tutuyor ve bunun “wellness keyfinin sadece high-profile bir kitle için değil, herkes için uygulanabilir ve ulaşılabilir” olduğunun özellikle altını çiziyor. Belki de bu yüzden İspanya, Amerika, Çin ve Rusya’da pek çok mimar, hazırladığı toplu projelerin banyolarında ve spa’larında Carmenta ürünlerini tercih etmekte.
Milano’ya birkaç kilometre uzaklıktaki Lake Orta’da, 1936’da başlayan Bongio serüveni bugün dünyanın en büyük markalarından biri olarak devam etmekte. Mario Bongio’nun kurucusu olduğu markanın temel felsefesi inovasyon ve yaratıcılık üzerine kurulu ve şu anda ikinci kuşak olan Antonio Bongio tarafından yönetiliyor. İtalya’nın 80 yıllık köklü firmalarından Bongio, armatür ve bataryalarındaki özgün form, üstün teknoloji ve yaratıcı fikirler haricinde fiyat listeleriyle de rakiplerinden ayrılıyor.
Tasarımları klasik ve modern olarak iki ayrı stilde süren markanın aynı zamanda wellness koleksiyonu da bulunuyor. Modern seride en son 316 paslanmaz çelik batarya olarak Time 2020 modelini satışa sunan Bongio’nun Acquacarica serisi ise renkli, esprili, enerjik, tasarımda ulaşılabilir ve genç çizgiyi temsil etmekte.
Tüm bu stilize çalışmaların haricinde O’clock banyo bataryası gibi sıcak-soğuk su balansını ayarlayarak enerji ve su tasarrufu yapan, çevre duyarlılığına sahip tasarımları da bulunan Bongio’nun ürünleri genellikle Orta Doğu’nun neo-klasik tarzda yapılmış genç jenerasyon binalarında tercih ediliyor.
Bugünün kentsel dönüşüm fırtınasına dahil olmak ve çarpık kentleşmeyi ortadan kaldırarak herkesi soylu bir kent panoramasına dahil etmek gayrimenkul sektörünün birinci hedefi. Bunu yaparken de gerçekten sıcakkanlı bütçelerle hareket etmek gerekiyor, dolayısıyla her mimarın seçimlerini yaparken bütçe dostu tasarımlarla buluşması gerekiyor ki bu da son kullanıcının daima yüzünü güldürmekte.