Karayipler’in meşhur cenneti Saint Barths, lüks tatil ve yaşam destinasyonlarının başını çeken kaçış noktalarından. Tenhalık konusunda sonsuz olanak sunan bu adada yer alan ve rengarenk villalarıyla dikkat çeken La Banane, davetkar konuk evleriyle bütün ezberleri bozmakta.
Bazen (şans eseri de olsa) yaşarken cennetin güzellikleriyle karşılaşırsınız. Onlar, dünyanın diğer ucunda gizlenmiş olsalar bile, daima sizi bekliyor gibidirler. Sıcakkanlı ve davetkar bir huzur, tadına doyulmaz lezzetler ve gerçek bir ev rahatlığı sunarlar. La Banane onlardan biri diyebiliriz
Karayipler’in kalbinde yer alan St Barths adasında 2012 yılından itibaren, bilinmeyen bir tatil için yola çıkanlar için palmiyeler, okyanus özgürlüğü ve tropik meyveler eşliğinde rengarenk villalarını kiralayan La Banane, sadece bir turizm işletmesi olarak değil, ev rahatlığı ve neşesinde mekanlar sunmak düşüncesiyle yola çıkmış.
Misafirlerine bütünüyle tenhalık, renkli yaşama-sosyalleşme alanları ve lüks içinde konfor sunan La Banane, sınırları içinde kullanım alanları 30-45 m2 arasında değişen dokuz villayı farklı biçimlerde ama aynı stil aksında toplamış. Tüm villalar, ortak salon, havuz ve bar-restorana açılıyor. Dinlenme, sohbet etme ve çalışma alanı olarak tasarlanan ortak salondaki tropik-retrospektif havayı veren mobilyalarda Le Corbusier ustanın kuzeni olan Pierre Jeanneret imzasını görüyoruz. 1950’li yıllarda Pakistan’ın Punjab Eyaleti’nin başkenti Chandigarh’ın kentsel planlama projesi için bu bölgeye giden Le Corbusier ve Jeanneret, o tarihte pek çok binaya imza atmış, elbette ki mobilyalarını da tasarlamışlar.
İşte Jeanneret’nin 50’lerin çizgilerini taşıyan özel koleksiyonundan seçilen bu mobilyalar, sıcak renklerdeki kumaşlar, duvar kağıtları ve cephe boyalarıyla buluşunca ortaya kıvılcım saçan La Banane çıkmış. Kimi cephelerde ise Cyprien Chabert imzalı fresklerle karşılaşıyoruz. Bu çalışmalar, özellikle barın arkasındaki fonda göze çarpıyor. Villalar ise, banyoları ve açık duş alanları da dahil olmak üzere, turkuvaz tonlarda, ahşabın rahatlatıcı dokusuyla birleştirilerek tasarlanmış. Her birinin ayrı terası ve güneşlenme alanı da bulunuyor. Elbette ki bu alanlarda da nostaljinin modernize edilerek yorumlanmasına şahit oluyorsunuz. Özellikle döşemelik kumaşlar için seçilen renk ve desenler, geçmişin esprili ruhunu bugüne taşıyor.
Lorient plajından gelen dalga sesleri, havuzun merkezindeki palmiyenin altında kitap okuyarak kokteyl yudumlamanın tarifsiz keyfi, Bananaquit olarak bilinen lokal sarı şeker kuşunun sabah ziyareti, La Banane’nin diğer sürprizlerinden. Ada bir Fransız sömürgesi olduğu için atmosferde hissedilen seçkin Güney Fransa hissini okyanus tutkusu ile birleştiren tesisin dünya jet-set’inin de hotpoint’lerinden biri olduğunu söylememize gerek yok elbette.
Çağları, stilleri ve kişilikleri birleştirmeyi seven La Banane’de hem sabahlara kadar parti yapmayı hem de Hindistan cevizi ve palmiye gölgesinde uyumayı deneyimlerken kendinizi aile evinde hissetmeniz çok kolay. Ve bu görsel deneyim asla kaçmaz!
www.labanane.com