XIX. yüzyıla ait bir dergide gördüğü kadın portresini tasarımlarında motif olarak kullanan Piero Fornasetti’nin “Beni bu yüzün 500 varyasyonunu yapacak kadar etkileyecek şeyin ne olduğunu bilmiyorum. Yapmaya başladım ve hiç duramadım” diyerek özetlediği sanat ve tasarım hayatına yön veren unsur belki de bu portrenin seramikle olan uyumuydu. Günümüz seramik sanatçıları geleneksel tekniklerle yoğurdukları killeri modern formlara sokarak günlük hayatımıza dahil ederken, seramiğin kullanıldığı alan gittikçe artıyor.

 

Ana malzemesi kil olan seramik, en basit haliyle pişmiş toprak olarak ifade edilir. Seramik; uygarlığın erken dönemlerinde günlük hayata girmiş ve günümüze kadar varlığını sürdürmüş.
Kimi kaynaklar seramiğin tarihini insanlığın tarihiyle yaşıt kabul eder.

 

Seramik zemin

Konut için ıslak hacimlerde seramik kullanımı, uzun yıllardır en çok tercih edilen ve yaygın olan alternatiflerin başında geliyor. Bunun nedeni elbette sadece estetik olarak seramik karoların son yıllardaki gelişimi ve cazibesi değil, aynı zamanda su emme dayanımı, uzun kullanım ömrü, bakım kolaylığı ve dayanıklılığı. Doğal rustik veya modern dingin bir tarz yaratmak isteyenlerin tercihi ahşap görünüm, iç mekânlarda seramik karoların sağlamlığıyla buluşuyor. Taş ve beton görünümlü ürünler de ahşap kadar popüler. Seramik üretim teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişimler, doğalı ile neredeyse aynı görüntüyü yüzeye aktarıyor. Birbiriyle uyumlu, farklı renk ve desenden oluşan, dokunulduğunda açıkça hissedilen doğal taş dokusu sayesinde seramik karoları doğal taş ve betondan ayırt etmek neredeyse imkânsız.”

 

Çini karo

Özellikle balkon, teras, veranda gibi dış mekânlarda kullanılan seramik çiniler, son yıllarda salon, yatak odası, oturma odası gibi alanlarda da sıkça karşımıza çıkıyor. Seramik çiniler zemin ve duvarların yanı sıra lavabodan vazoya, yemek takımlarından servis tabaklarına kadar birçok tasarımın desenine ilham oluyor. Rustik, provence ve country stillerin aranan malzemeleri arasında yer alan seramik çini karolar özellikle ahşap malzemeyle kusursuz bir uyum sağlıyor. Farklı desenlerden oluşan seramik çini karoları mekânda kullanırken birkaç ton açık veya tercih edilen çini renginden biraz daha koyu renklerdeki kombinasyonları tercih edebilirsiniz. Dar alanlarda daha küçük motifli seramik karoları kullanıp mekânı geniş gösterebilirsiniz.

Tutkulu zanaat

“Manavı, nalburu, hamamları, eskicisi, antikacısı, vintage butikleri, çay bahçesi… Seviyorum ben bu çukuru” diyerek atölyesinin neden Çukurcuma’da yer aldığını özetleyen seramik sanatçısı Birsen Canbaz, aurası yüksek, ilginç ve yaratıcı seramik aksesuarlarının her birini zanaatkâr yaklaşımın estetik süzgecinden geçiriyor. “Yaptığım şey, biraz teknik beceri kullanarak uçuşan fikirleri biçimle sabitlemek. Özellikle de ironi, çelişki, soru işareti yaratan konuları, olayları, insanları biçime dönüştürmekten haz alıyorum. ‘Hable con ella’ filmini sevip konuşma balonu yapmak, pencereye yuva yapan kuştan etkilenip seramik yuvalar oluşturmak, nike amblemini seramik hamam takunyasında kullanmak, acı kırmızıbiber sembolünü kadın ayakkabısının topuğuna monte etmek, terazi ağırlığına kanat iliştirmek, yaprakları ağacın giysileri gibi görüp gerçek ağaçlara seramik yapraklarla giysi hazırlamak benim etkilendiğim şeyleri dönüştürme yanım diyebilirim. Son noktada biçimin izleyeni derin düşüncelere gark etmesi, şaşırtması çok hoş” diyerek tutkuyla yaptığı seramik tasarımlarının çıkış noktalarını yorumluyor.

 

Geleneğin modernizmle yoğrulması

Almanya’daki çeşitli seramik ve porselen fabrikalarında form ve dekor tasarımcılığının yanı sıra, bölüm yöneticiliği de yapan Ünal Cimit, seramiği şöyle tanımlıyor: “Kısır döngüler içinde yoz beğeniler değildir seramik olgusu. Bir tutku ki, yaşatan, seven, sevdiren; sesler, ışıklar, sözcükler, gönüller dolusu bir tutkudur seramik.” Üretmiş olduğu seramikleri için ise “Seramik yapımı için gerekli tüm kil ve mineraller Anadolu toprağında dopdolu. Özellikle boraks ve türevleri yönünden dünyanın en zengin ülkesi Türkiye! Ondandır Anadolu insanı evrende seramik tutkusuna ilk tutulan insanlardan. Böyle güzel topraklara borcumuzu, onları daha iyi değerlendirerek, daha güzel yapıtlar vererek ödemeliyiz. Çalışmalarımda özenle dikkat ettiğim nokta tümüyle yerli malzeme kullanmaktır. Çanaklarımda bu daha belirgin vurgulanır. Rölyef ve heykellerimde aynı olguya, kişiyi yorumlamayı da ekliyorum. Sevinçler, üzüntüler, coşkular, sevgiler bazen iç içe, bazen yan yana benim için. Bir çanak, bir rölyef veya bir heykel, bir şiir olmalı” yorumunu yapıyor.