Etiket Arşivleri: mermer

ÇARPICI VE SADE : DOĞAL TAŞ

“Günümüzde dünyayı ele geçiren sentetiğin aksine
doğal taş, insana ve yaşam alanlarına doğal
malzeme sağlamaktadır. Eskiden lüksizm göstergesi
olan, sonrasında popülarite kaybı görülen
ancak kalitesinden asla ödün vermeyen mermer;
son yıllarda modern bir trend olarak keskin
dönüşüyle tekrar mekânlara ev sahipliği yapıyor.
Mermer anlayışı modernize edilerek,
gelecek nesillere aktarılıyor. Bu yıl çok sık
karşılaşacağımız farklı malzemeler,
dekor elementleri, akıllı eklemeler arasında
doğal taş ve mermer ilk sırada bulunuyor.
Kendine özgü karakteri
ve rengi bulunan mermerin
doğal güzelliğini tasarım
ve tutku ile günlük hayatımızda
ev dekorasyonunuza yansıtacak
en yeni mermer mobilya
ve aksesuarlarla tanışın.”

DOĞAL TAŞTAN İNŞA EDİLEN ESERLER
YILLARA MEYDAN OKUYOR
Doğal taşlar geçmişte doğada bulunduğu şekilde
ya da kabaca yontularak mekânda konstrüktif
amaçlı kullanılırken zaman içerisinde teknolojinin
gelişimiyle farklı biçimler kazandırılarak mekânda
farklı amaçlı kullanılmaya başlanmıştır. Sanayi devriminden
önceki dönemlerde, bugün bildiğimiz
anlamıyla teknolojinin henüz ufukta görünmediği
çağlarda bile insanlık doğal taşlarla muazzam mimari
eserler ortaya çıkarmıştır. Bu eserlerin oldukça
önemli bir kısmı bugün bile ayakta ve halen kullanılmaktadır.
Bu doğrultuda taş ustalığı da tarihin en
eski iş kollarından biridir.
Doğal taş, ister yapı konstrüksiyonunda yer alsın,
ister kaplama malzemesi olarak kullanılsın yapıda
bulunma sebebi sadece bir zorunluluk değil
aynı zamanda doğadan gelen, sağlıklı, ekolojik, ısı
konforu sağlayan ve estetik niteliğe sahip bir malzemedir.
Dolayısıyla mimaride güncelliğini daima
korumuş ve yaşam mekânlarında hak ettiği ilgiyi
görmüştür.


Alternatif yapı malzemelerinin hızlı gelişimiyle
birlikte doğal taş kullanımı büyük ölçüde azaldı
ve belli alanlara sıkıştı dersek yanlış olmaz. Bugün
ancak villa tipi müstakil evlerde yapı malzemesi
olarak kullanılan doğal taşlar ve mermerler, diğer
taraftan da hayatımızın başka alanlarına girmeye
başladılar. Bu da ağırlıklı olarak iç mimari ve dekorasyon
alanlarında karşımıza çıkıyor.

Doğal taş ile tanımlanmış çevrelerde kullanılan
taşın özelliği gereği bu malzeme kullanıcının
yaşamı için gerekli fiziksel ortamı sağlamaktadır.
Bu malzemenin bir araya gelişindeki detaylar
tasarım dili oluşturmakta ve inşa edildiği bölgenin
yöresel mimari karakterini belirlemektedir.
Doğanın içinden gelen bu malzeme sağlıklı ve
çevreci özelliği ile insanoğlu için yaşanılır bir çevre
olarak kabul görmüştür.
Mekânın yüzeylerinde kullanılacak plak halindeki
doğal taş (mermer, traverten v.b.) kaplamaların
uygulama şekli, atmosfer şartlarına dayanıklılığı
(yağmur, kar, toz, v.b.), sertliği, işlenebilmesi, homojen
olması, renk ve dokusu yapının mimari
karakteri, bulunduğu iklim, yapı konstrüksiyonuna
bağlı olarak belirlenir. Granit, mermer, traverten
gibi doğal taşların cilalı yüzeyi mekâna
ihtişam katar, mekânın cazibesini artırır. Taş
ocağından çıkarılan çeşitli renk ve dokuya sahip
taşlar, düzgün kesilerek yapılarda kullanılmaktadır,
şekillendirme sırasında ortaya çıkan küçük
taş parçaları ise bu yapının cephe kaplaması için
kullanılır.

Görsel zenginliği ve estetik duruşu ile dekorasyon
dünyasına damga vuran mermer trendi, geçen yıl
fazlasıyla alıştığımız gri ve antrasit tonlarını bu yılda
daha cesurca kullanabileceğimizi ispat ediyor.
Önceki yıllarda güç ve iddialı görünümü simgeleyen
siyahlar, çoğunlukla cam ve cilalı mermerlerde
karşımıza çıktı. 2018’de ise antrasit ve siyahlar daha
yumuşak ve organik formlarla kullanılacağı öngörülmektedir.
Parke ve ahşap yüzeylerde antrasit ve mat cilalar,
duvarlarda mat ve hafif tekstürlü boyalar, mekânlar
küçük bile olsa parlak yüzeylere göre daha az iddialı
oldukları için diğer malzemelerle daha kolay bir araya
gelecekler.


Mimarların gözdesi olacak mermer stili aslında ev
dekorasyonunda her renkle uyum sağlayabildiği
için işleri kolaylaştıracak. Dokunduğu her yere minimal
bir hava katan mermer, mekânın niteliğini
başka bir boyuta taşımaktadır. Ev dekorasyonunuza
uygun mermeri; banyolarda, mutfaklarda, masalarda,
konsollarda ve sehpalarda kullanarak bu trende
katılabilirsiniz.

Rotamız Manhattan, ilhamımız Loftlar

Günümüz kent yaşamının konut kulvarında önemli bir yenilik söz konusu. ‘Loft’ tipi daireler, bekar metropol insanının da, iki kişilik ailelerin de yaşam mekanı tercihlerinde ilk sıralara yerleşiyor. Rahat, havadar, iyi planlanmış loftlar, endüstriyel dokuları öne çıkarması ve akıllı çözümleriyle bu tercihi yönlendiriyor elbette ama başka önemli özelliklere da sahipler.

‘Loft’ kelimesini aslında daha çok New York’ta yaşayanlardan duyduk daha önce. Terk edilmiş binalarda yer alan bu ev tipinde, duvarsız, separatörsüz, geniş, yüksek tavanlı, ferah, kolonların arasından uçsuz bucaksız metrekarelere yayılmış bir ev kompozisyonu, mutfağı, yatağı, çalışma alanını, vs. aynı alanda birleştirip, yıpranmış tuğla duvarların arasında biraz da bohem bir atölye-ev havası estiren bir atmosferi tanımlardı. Dünyanın en sık görülen ev tipi olmadığı için, rahatına düşkün ve orijinallik isteyen herkesin hayallerini süslerdi.

Ancak yıllar sonra, özellikle de kentlerde ‘tek başına yaşam’ın popülerleşmesi veya ‘iki kişilik çalışan aileler’in sayılarının hızla artmasıyla, -hali hazırda bir booming yaşayan- emlak sektörü, talebi arza güncelleştirilmiş loft tipi dairelerden oluşan kuleler tasarlayarak dönüştürdü. Modernist kule çalışanları, bu yeni mimari yaklaşımı o kadar hızlı ve kolayca benimsediler ki artık loft tarzı, neredeyse Amerika’daki ününü buraya teslim edecek gibi.

Kaldı ki, (tıpkı yıllar önce Manhattan’da olduğu gibi) zamanında kent merkezinde kurulmuş olan sanayi bölgelerindeki depo, fabrika ve atölyeler yavaş yavaş şehir dışına taşındıkça, bu binalar işyeri olarak değil, konut olarak değerlendirilmek suretiyle, müstakil bireylerce satın alınıyor ve renovasyonu keyifle birleştiren pek çok yaratıcı yatırımcı, ‘eski sanayi’ bölgelerine kendi ‘loft’larını kondurdu. Ama genel olarak bu yeni yaşam tarzı öncelikle, ailelerinin apartman dairesi hayatından sıkılmış, dinamik ve iyi kazanan genç nesil tarafından ya da tempolu yaşayan yüksek gelirli profesyoneller tarafından tercih edildi ve edilmekte.

Bu geniş hacimli, yüksek tavanlı ve büyük pencereli mekânlar için mobilya seçmek, dekorasyon yapmak, bir tarz tutturmak çok da kolay değil. Tek ve açık planlı mekan, dışarıda görünen tesisat boruları, kirişler ve taşıyıcı kolonlar gibi unsurlar, loftlara dekoratif olarak fazla seçenek bırakmıyor. Örneğin klasist veya gösterişli bir dekorasyon tarzını seçmek işin doğasını bozuyor. Dolayısıyla gidilecek yolda modernist ve maskülenist davranmak, zaman zaman çağdaş sanat eserlerine veya tasarım heykellere yer vererek, vintage veya bir iki parça antik kullanarak yaşam gustosu olan bir denge kurmak gerekiyor. Elbette ki ‘rahatlık’ temasını göz önünde bulundurmak en önemli kriter: Bu noktada en konforlu yaşama, uyuma ve yemek yeme alanlarının belirlenmesi şart.

Işığın en kuvvetli olduğu noktaya yaşam ve çalışma alanlarını konumlandırmak, karanlık köşelerde uyuma alanını sabitlemek de bir fikir. Mekanları biraz birbirinden ayırmak için, arkası kapalı olmayan, çift yönlü kullanılan bir kitaplık ünitesi kullanmak, farklı renkte halılarla algıyı ayrıştırmak mümkün; ayrıca sadece belirli bir bölgeyi platformla yükseltmek, tavandan sarkan, bağımsız perdelerle sınırları belirlemek de kolay.

Mobilyalara dönecek olursak, hamlık duygusu loft tarzı evlerin DNA’sında var, bu bir gerçek. Bu doğrultuda, evin mimarisindeki (örneğin sıva/tuğla bırakılmış duvarlar, beton efektli zeminler gibi) hamlık duygusu, ham ahşap mobilyalar, mermer ve taş gibi yine doğadan gelen malzemelerle çalışılmış tasarımlar veya çevreciliği önemseyen yüksek teknoloji ürünü sistemlerle birleştirilebilir (zaten loft tarzı yaşamı seçen bir kentlinin, geleneksel çözümler yerine reformist seçimler yapması, rastgele yerine iyi düşünülmüş, değeri, fonksiyonu ve teması olan ürünlere yönelmesi beklenir). Ancak mekan, çok da mekanik de durmaması için tekstillerle bol miktarda yeşil bitkiyle yumuşak ışık düzenekleriyle de ısıtılabilir. (Bana sorarsanız eskitilmiş bir Chesterfield, kalabalık yemekler için ada çözümlü bir süper-teknolojik mutfak ve bir köşede irili ufaklı mumlarla yaratılmış bir köşe, gerçek bir loftun ‘olmazsa olmaz’larıdır bu arada…). Öte yandan, mobilya seçerken çekmeceli, dolaplı, bazalı mobilyaları da göz önünde bulundurmak gerekir çünkü depolama, loftların en önemli sorunlarından biri haline dönüşebilir. Bunu önlemek için, depolama potansiyelleri bulunan mobilyalara yönelmek veya asma tavanla, gözden kaybolabilecek bir depolama alanı yaratmak gerekebilir.

Kısaca, loft günümüzün adeta kişisel yaşam alanı değil de sahnesi gibi. Büyüklüğü, ferahlığı, akışkan alanları ve brüt kokusuyla tam bir arena. Kentin tüm klişeleşmiş ve monotonlaşmış sistemine karşı bir jest gibi. Yani hayata bakışını değiştirmek ve akışını yönetmek isteyenler için kaçırılmaz bir deneyim. Neden olmasın ki?