Etiket Arşivleri: sem mimarlık

Hayatı Durduran Banyolarda Yeni Yaklaşımlar

Dornbracht CL1 serisi duş sistemi

Gün geçtikçe biraz daha önem kazanan ve kişisel yenilenme mekânı olarak içeriğini hızla geliştiren banyolar, sadece teknoloji, işlev ve mobilya ile değil, teması, atmosferi, aurası ile de öne çıkıyor. Artık günümüzün banyo tasarımlarında su ile baş başa kalmanın, arınmanın ve rahatlamanın altı çiziliyor. Banyoların tanımı tümden değişti. 2018 sezonu için evinizin keyif sınırları genişlerken ön plana çıkan mimari özellikler ise başı çekiyor.

A.Ozan EKŞİ

 

Tüm mekânlarıyla ev yaşamının büyük resmine baktığımızda, tasarım dünyasının teknoloji gibi süratle yükselen bir yıldız ile organik yaşam ve rafineliğe sadakat arasında gidip gelmek yerine birleştiren ve buluşturan bir aksa girdiğini gözlemliyoruz. Banyolar bir süredir yeni yüzleriyle karşımıza çıkıyor. Firmalar günümüz banyolarını şekillendirirken mimari yaklaşımları, yükselen tasarım trendlerini ve tüketici tercihlerinde büyük etkiye sahip olan yaşam tarzlarını göz önünde bulunduruyor.

Bu sene Milano Tasarım Haftası dahilinde 243 katılımcının yeni banyo koleksiyonlarını sergilediği Uluslararası Banyo Sergisi’nden aldığımız ilhamla yaratıcılığın sınırlarını zorlayan fikirlere kucak açıyoruz.

İster muhteşem bir aromaterapi partisi yapın, ister jakuzide müzik eşliğinde uyuyun… Sonra raftan bir kitap seçin, day-bed’inize uzanın, arada sırada tv seyredin. Ve bunların tümünü banyonuzda yapın. Günümüz banyoları, kapıyı kapattığınız anda bunların tümünü yapabilmenizi sağlayacak şekilde tasarlanıyor. Sadece duş alıp çıkmıyor, uzun uzun bakım yapıyorsunuz, bir oturma-dinlenme köşeniz mutlaka oluyor, ayrıca iPod, iPad, DVD seyredebileceğiniz veya kitap-magazin okuyabileceğiniz bir multimedya köşeniz oluyor. Dilerseniz masaj masanızı da buraya alabiliyorsunuz. Fonksiyonelliğin yanı sıra görselliği de önemseyen yeni jenerasyon banyolar, sınırlarını aşarak genişliyor ve katma işlevler kazanıyor. Nihai kullanıcılardan gelen talepler değiştikçe, firmaların ve tasarımcıların çalışmaları da ‘individual’s concepts’ yani bireye özgün konseptler yönünde oluyor, yeni ürünler yeni alışkanlıkları doğuruyor. Mimarlığın uzun zamandır bireyi, tasarımın merkezi olarak konumlamayı beklediği gerçeğinin altını çiziyoruz.

Bob Marley’nin ünlü sözü “Bazı insanlar yağmuru hisseder, diğerleri ise sadece ıslanır” cümlesini tasarım mottosu olarak banyo, aritmetiğine uyarlayan tasarımcılar, rasyonellikten uzaklaşarak duyulara hitap eden malzeme ve yüzey seçimlerinin peşine düşüyor. Rahatlama, arınma ve dış dünyadan izole olma olgularına işaret eden banyolar, yeni teknolojilerle meditatif kozalara evriliyor.

Mekâna dinamik bir çekicilik ve akıcılık kazandıran kıvrımlı formlar bu sene armatürlerden banyo küvetlerine ve lavabolara kadar banyo ve mutfaklarda tasarımcıların öncelikli tercihleri arasında.

Tasarım arenasının son yıllardaki gözdesi pirinç, 2018 banyolarında mermer, ahşap ve cam gibi yüzeylerle kombinlenerek karşımıza çıkıyor. Rafine ve nostaljik görünümleriyle girdiği mekana estetik bir boyut katan pirinç armatürler kişisel detaylarla vurgulanıyor. Tasarımcılar inovasyonla doğayı, minimalizmle sıcaklığı başarılı bir şekilde bir şekilde bir araya getiriyor.

Yüksek kalitede banyo mobilyası tasarlama amacıyla yola çıkan Antonio Lupi bugün tüm dünyanın en ünlü üreticilerinden biri konumuna gelmiş, bu süreçte ürün gamını da geliştirmiş bir marka. Salone del Mobile’de banyo dolaplarından aynalara, taş küvetlerden duş sistemlerine, aksesuarlardan halıya ve iç-dış mekân şömine sistemlerine kadar koleksiyonlarını sergiledi.

Kalitesinden asla ödün vermeyen, gelmiş geçmiş en favori malzeme mermer; son yıllarda modern bir trend olarak keskin dönüşüyle tekrar mekânlara ev sahipliği yaptığını görüyoruz. Gücünü doğadan alan bu ihtişamlı seçenek, bu yıl hiç olmadığı kadar popüler. Ama onu sadece zeminde ya da duvarda değil lavabo ve tezgahlarda, dolap kapaklarında da görebiliyoruz.

 
Paolo Ulian’ın Antonio Lupi için tasarlamış olduğu Intrecciomermer anlayışının modernize edilmesinin en iyi örneklerinden birisi. Bağımsız lavabo içerisindeki led aydınlatmalar ile dikkatleri üzerine topluyor. Klasik blok mermer lavabolarının aksine hafifliğiyle ön planda olan bu tasarım yalnızca 55 kilogram ağırlığında.

Yeni lüksler arasında salonlara özenen banyolar var. Metrekareleri genişleyen banyolarda proporsiyonlar arasındaki armoni dikkat çekiyor. Köşe sehpası, makyaj masası, kanepe veya koltuk gibi banyolarda görmeye alışık olmadığımız mobilyalarla yaratılan mizansenler zeminde ahşap görünümlü seramikler, duvarlarda ise bleu-blanc karolar veya nostaljik duvar kağıtlarıyla sentezleniyor. Ortaya mekânı bir yaşam alanına dönüştüren samimi ve davetkar kurgular çıkıyor.

Günümüz teknolojileri banyo aynalarını da etkiledi. Aynalar kendi kendine aydınlanıyor ve buhu tutmuyor. Yeni aynalarda en çok görülen özellik Led ışık teknolojisi. Ayrıca dijital saat, radyo ve hatta televizyonlu olanlar da var. Bazı aynalar ise kendilerini ısıtarak yüzeylerinde buhu oluşmasını engelliyorlar. Teknolojik yenilenmeyle beraber farklı noktalarda da aydınlatma sağlayabilen modüllerle aydınlanıyor. Tıpkı kendinden klozet ve rezervuarlarda olduğu gibi.

Mimarinin Huzur Alanları: Havuzlar

Su insanoğlunun var oluşundan itibaren hayatın her evresinde gücünü göstermiştir. Dünyanın oluşumu, gelişimi ve dönüşümü su sayesinde olmuştur. Bu nedenle insanlar yaşamlarını suyun olduğu alanların hemen yanında kurmuşlardır. Günümüzde peyzaj mimarları, mimarlar ve tasarımcılar kentsel alanlarda suyun önemini ve gücünü çok daha iyi bilmekteler. Daha açık ifadeyle, peyzaja karşı sorumluluklarımızı yeniden hatırlamamızı su teşvik etmektedir.

A. 
Ozan EKŞİ

 

Peyzaj mimarları ve tasarımcılar, ellerindeki en önemli materyal olan suyu insan psikolojisindeki gücünü kullanarak kendi tasarımlarında mutlaka yer vermiştir. Kimi zaman bir süs havuzu, kimi zaman küçük bir çeşme veya duvardan akan bir su; kimi zaman da yüzme havuzu veya gölet kullanılmıştır. Suyun mimaride bu kadar önemli bir yere sahip olması, insanı rahatlatma, rehabilite etme yalnızca ruhsal değil fiziksel olarak da gevşetme ve stresten arındırma özelliğinden kaynaklanmaktadır. Su, sakinleştirici, konsantrasyon artırıcı, huzur verici etkileri nedeniyle pek çok projede baş aktör olarak yer almaktadır.

Havuz mühendisliği, alanında en etkili teknik uzmanlık gerektiren daldır. Projelerde estetik unsurlar ön plan tutularak görsel, mimari ve teknik unsurların entegrasyonu gerekmektedir.

Peyzaj havuz uygulamaları ise tasarlanan mekânlara ferahlık ve dinginlik katmakta olup, relax zonlarının, zen bahçelerinin tamamlayıcı ögeleridir.

Birbirinden farklı planlara sahip yüzme havuz örneklerinden göreceksiniz ki, bu yüzme havuzların kimisi açık kimisi kapalı ve her biri farklı boyutlarda. Sonsuzluk havuzlarından ekolojik havuzlara, küçük havuzlardan neredeyse yarı olimpik boyutlarda olan büyük modellere kadar birçok farklı havuz planları vardır.
Son dönemlerde oldukça popüler olan sonsuz havuzlarülkemizde İngilizce adıyla da anılmaktadır. Infinity Pool’ların özelliği, içine girildiğinde bir ucu ufka kadar uzanıyormuş hissi vermesidir. Uygun bir alana sahip olan birçok insanın ilk tercihi olan bu özel yüzme havuzları, suyun içine girdiğinizde sanki deniz ya da gökyüzü ile birleşen ve sonsuzluğa kadar devam ediyormuş hissi veriyor. Sonsuzluk havuzlarının en az bir duvarı içindeki su seviyesiyle eşittir, böylece deniz ya da gökyüzü, her nereye doğru uzanıyorsa, arada kesinti oluşmasına izin vermez.

Son yıllarda gerçek bir iyileştirme alanı olarak tasarlanan evler, fonksiyonelliği ön planda tutan ancak dekorasyon tarzını da es geçmeyen birer cennet şeklinde hayal ediliyor. Kısaca ev tipi spa-wellness alanlarına dönüşen havuzlar, sadece spor değil, arınma, dinlenme, tazelenme, iyileşme gibi fillilerle birlikte anılıyor. İnsanı su ile buluşturan bu özel atmosferler için tasarlanan sistemleri de günlük hayatımıza keyif katan son teknolojiler olarak saygıyı hak ediyorlar. Terapik ve estetik duruşları sayesinde birer sığınma noktasına dönüşen havuzların yeni yüzü konformist bir bakış açısıyla karşımızda. Mozaik görünümlü yüzeyler ve taş dokulara yer açın. Sukabumi adıyla yeni yeni tanınan, mineral taşlarla döşenen havuzlar 2018 trendlerinin başında geliyor. Bireysel detayların kullanımına olanak sağlayan özel işlemeli koleksiyonlar, kişisel beğenileri vurgulayan modeller ve teknolojiler, yüzme keyfinizi artırırken kendinizi özel hissetmenizi de sağlıyor.

   

Geleceğin evlerinin profiline baktığımız zaman, iç ve dış mekânlarda spa havuzlarının kurgulandığını ve doğa ile buluşan, renkleri ve enerjisiyle özgür, mutlu ve huzurlu alanlar yaratıldığını görüyoruz.

Ekolojik havuz olarak da bilinen doğal havuzlar, tipik havuz kimyasalları yerine biyolojik filtrelerin ve su bitkilerinin kullanıldığı ve hijyenin bu tür doğal malzemeler ile sağlandığı havuzlardır. Gölün yanında bir eve sahip olduğunuzu hissettirecek doğal havuzlar, özel olarak seçilip yerleştirilmiş, yöresel bitkiler sayesinde su hem temizlenir hem de oksijen ile zenginleştirilir. Kofa, hasırsazı ya da su kamışı bitkileri kendi kendilerine yetiştikleri için en çok tercih edilen seçimlerdir. Ev, denize yakın bir bölgede ise deniz suyundan yararlanılarak da havuzunuzu kullanabilirsiniz.

   

Kapalı havuzların genelde zemin katında olmasına alışığız. Ancak imkân varsa, kapalı yüzme havuzunu binanın en üst katına taşıyarak cam duvarlar vasıtasıyla muhteşem manzaralara kavuşabilirsiniz. Teknolojik trendlere baktığımızda tabanı yükselip alçalabilen havuzların derinliğini değiştirebilirsiniz. Dilerseniz havuzu tamamen ortadan kaldırıp evinizde çok amaçlı olarak kullanabileceğiniz geniş bir alan da açabilirsiniz, artık havuzların tabanı kenarındaki zeminle eşit olacak kadar yükselebiliyor.

Baharla Gelen Özgürlük

Güneşin sımsıcak yüzünü göstermesiyle dış mekânlarda geçirdiğimiz zaman uzadı. Kasvetli ve dondurucu kış aylarının ardından, tıpkı sizin gibi evinizin de canlanmaya ve yenilenmeye ihtiyacı var. Evlerin dış dünyaya açılan kapısı balkonlar, gökyüzüne dokunan teraslar, doğadaki keyif köşeleri dekoratif bahçeler ve tatili ayağınıza kadar getiren havuzlu alanlar için erken hazırlık vakti! Yaşadığınız yerin atmosferini tazelemek hem psikolojinize hem de ruhunuza iyi gelecektir.

Hayatımızda değişen ihtiyaçlar, iklimler ve yaşam koşulları ister istemez iç ve dış mekân ilişkisinin de değişimine yol açıyor. Artık iç ve dış mekân ayrımının eskisi kadar sert değil, daha yumuşak geçişlerle olduğunu gözlemliyoruz. Tıpkı banyo ve giyinme odalarının yatak odalarına entegre edilmesi gibi. İç mekân mobilyalarında olduğu gibi açık alan tasarımlarında da dayanıklılık, konfor ve görsellik konusunda şüphesiz büyük bir değişiklik yaşıyoruz. Evdeki rahatlık duygusu ve estetik anlayış dış mekânlarda da kendini ele veriyor. 2018 sezonunda dış mekân mobilyalarının bahçe, balkon, teras, güneşlenme alanları ve farklı özel alanlar gibi çok yönlü kullanıma açık olarak kurgulandıklarını görüyoruz. Sandalye, koltuk, kanepe, sehpa, masa ve şezlong olarak oluşturulmuş yeni nesil serilerin tekli, ikili veya çoklu alternatiflerinde ise yanyana geldiklerinde grup oluşturma fonksiyonu sağlaması yoluna gidiliyor. Bu tip tasarımlarda fonksiyonel ve ergonomik bir estetiğin hedeflendiği oldukça belirgin olarak karşımıza çıkıyor.
Yaşam alanları, iç mekânlardan bahçe, teras, balkon gibi açık hava noktalarına taşınırken, bu yeni buluşma noktaları da adeta iç mekân şıklığında tasarlanıyor. Açık hava odalarının bu seneki stil haritasında, zengin botanik simgeler: bambu, hasır ve tik gibi doğal malzemeler, rustik, bohem ve iskandinav-modern stillerin karmasından doğan bir kurgu yer alıyor.

Markalar ise özellikle bu yıl stil sahibi ruhlara özgün mekânlar yaratıyor. Tasarım, işlevsellik ve yalınlığa vurgu yapan mobilyalarıyla dekorasyon gurularının yakından takip ettiği Manutti, bu sezon zamansızlığın sırrını modern formlarda arıyor. Ev yaşamına baharla birlikte taze nefesler katacak ve her metrekarede daha dinç, daha keyifli ve daha sıcakkanlı hissettirecek tasarımlarla yeni sezona ‘merhaba’ diyor.

Sem Collections’ın ince bir zevkin mükemmel birleşimi niteliğindeki marka portföyünde bahçenize uygun birçok alternatif bulabiliyorsunuz. Yapılacak düzenlemeler ve minik dokunuşlar ile evinizi yeni sezona hazırlayabilirsiniz.

Salıncak keyfinden mahrum kalmayın. Geniş bir balkonunuz, terasınız, hatta bahçeniz varsa salıncak ya da hamak alarak siesta keyfini günün her saatine yayabilirsiniz. Artık iç mekânlar için de çeşitleri bulunan hamaklarla odanızda tatil havası estirebilir, iş çıkışlarında evinize koşa koşa gitmek isteyebilirsiniz. Alacağınız salıncağı ya da hamağı canlı renklerden seçerseniz yaz mevsiminin ruhunu her an yanınızda hissedebilirsiniz.

Açık hava keyfinizi yatay düzleme taşıyan ve sizi güneşin çekici sıcaklığında konformist bir ergonomiyle kucaklayan şezlongları da tercih etmeniz mümkün.

Mekânın ruh halini belirleyen, konfor faktörünü etkileyen aydınlatma elemanları ise dekorasyonunuzun finalidir. İnovatif malzemeler, sanatsal formlar ve yeni teknolojilerle stil evrimini bir üst boyuta taşıyor. Dünya devleri ile iş birliği yapan Contardi’ye ait Muse koleksiyonu ve Masiero’ya ait Drylight koleksiyonu radarımıza girenler arasında.

SON TEKNOLOJİ KÜVETLER, ÇOK FONKSİYONLU DUŞ KABİNLERİ

Treesse 40 yıllık sektör deneyimiyle, son teknoloji küvetler ve çok fonksiyonlu duş kabinleri üreten, yerli ve yabancı pazarların ihtiyaçlarını karşılamak için geniş bir ürün yelpazesi sunan Gruppo Treesse, klasik 19. Yüzyıl görünümünden sade olan modern şıklığa kadar her zevke uyacak şekilde tasarlanmış olan küvet ve duş sistemleri üretiyor. Ahşap, cam ve metal malzemelerin kullanılmasıyla, tasarım ve kaliteyi bir araya getiriyor.

TREESSE-HOME 

BANYOLARDAN DUŞ KABİNLERİNE, TAMAMEN SAĞLIKLI OLMANIN YENİ KONSEPTİ

Güçlendiren gizlilik

Full rahatlamanın hazzı dışında her şeyi gizlemek; yenilikçi Ghost sisteminin söz verdiği şeydir. Mini yüzme havuzlarından banyo küvetlerine, duşa kabinlerden ses yayıcıya, Ghost sistemi; görünmeyen teknoloji ile komple iyi olmayı sesler, renkler ve ışıkların içinde olduğu konforlu bir karışımda birleştirir.

 

 

TREESSE Minipiscine

Mini-havuz

Hidromasaj üzerindeki geniş tecrübesine dayanarak, Treesse tamı tamına İtalyan stiliyle uyan düzgün kaygan çizgiler arayan hidrospa çizgisini sunmaktadır. Kalitemiz ve teknolojik yenilik en üst çizgide İtalyan üretiminden yapılmıştır.

Bu hidrospalar özellikle dünyada eşi olmayan patentli özel Ghost Sistem’den yapılmaktadır. Özellikleri olarak; göz yakalama, görünmeyen hidromasaj jetlerinin yerleştirildiği mod ayarlı Led ışık şeritleri vardır. Hidrospalarımız geliştirilmiş filtre sistemi ve en gelişmiş teknolojik özelliklidir. Özel evlere veya projelere; modernden klasiğe dekor stilleriyle temiz-çizgili tasarımıyla mükemmel olarak uyarlanır.

TREESSE-ALBATROS

STEP-BOX-Marc Sadler tasarımı.

Step-box; farklı şekiller ve ölçülerden oluşan basamakların koleksiyonudur. Çok temiz, şık tasarım özelliğinde mini havuzları alabilmek için uygun, pratik ve çok yönlü opsiyonlar sunar. Ahşap parçalı Crystaltech* malzemesinden yapılmıştır.

TREESSE-ALBATROS

SURI-Massimo Farinatti tasarımı.

Kadifemsi yumuşak sarılma, anlık iyi olma (well-being) Beyaz kadife olarak duran Whive; aynı isimli malzeme kadar yumuşak mat bir bitişlidir. Yumuşak ve davetkar dokunuşa sahiptir, bu iyi materyal kompakt ve yumuşak yüzeyler yapmak için doğal elementlerin yenilikçi birleşiminden yapılmıştır. Whive, pürüzsüz bitişlidir, kolay temizlenir ve birinci sınıf hijyen için tamamen hipoalerjeniktir. Whive; sürtünme ve darbeye dayanıklı rengi uzun süre kalıcı hafif ürünler yaratır.

 

EĞİLİMLERİN IŞIĞINDA AYDINLANIN

Mimari tasarımlar kim ya da kimler için tasarlanıyor olursa olsun, ışığın tasarımdaki kullanımı son derece önemlidir. Müstakil bir ev, kullanışlı bir ofis veya ışıldamak isteyen bir mağaza… Dünyanın neresinde olursa olsun yapılar, ışıklandırmaya ihtiyaç duyarlar. Çünkü tüm mimari tasarımlar içinde yaşayacakları insanlar için tasarlanırlar ve insanların en büyük ihtiyaçlarından bir tanesi de ışıktır. Bu yüzden ışığın kullanımı mimarlıkta son derece önemli bir husus olarak karşımıza çıkar.

Işık ve aydınlık, insanlar için ihtiyaç olmasının yanı sıra aynı zamanda estetik bir unsurdur. Mimari tasarımlarda ışığın kullanımı, aydınlık insanlara ferahlık verir, onları psikolojik olarak iyi yönde etkiler. Bu yüzden ışığın kullanımı mimarların üzerinde en çok durdukları unsurların başında gelir. Işık kullanımı konusunda farklı bir yol izleyen Gotik mimari, mimarideki bu genel eğilimin aksine mekânların içinde de dışında da karanlığın ve karanlık alanların üzerine düşer. Gotik sanat akımının insanları suçluluk ve karamsarlığa ittiğini söylemeye gerek yok.

Günümüzde tasarım alanındaki gelişmelerin temelinde, pozitif bilimlerdeki gelişmeler yatmaktadır. Bu noktada pozitif bilimlerin gelişmesi, insan ile ilgili tüm alanlarda yapılan çalışmalarla birlikte, aydınlatmanın da yan bilgi olmanın çok ötesinde, başlı başına bir konu olduğunu ortaya koymuştur. Geçmişte aydınlatma teknolojileri alanındaki araştırmalarda göz ardı edilen konular, günümüzde sağlık sorunları olarak karşımıza çıkmaktadır. Verimlilik, performans, mekân algısı gibi konular, özellikle iç mekânların fiziksel ortam koşullarından kaynaklanan problemlerdeki artış nedeniyle göz ardı edilemez bir konuma gelmiştir. Bu noktada; ışığın geliştirilmesi, üretilmesi, satılması, uygulanması ve tasarlanması konularında, çalışan kişiler tarafından, ‘iyi görme koşullarının sağlanması için’ ışık uygulamak konusu, insan sağlığı çerçevesinde düşünülüp sağlıklı aydınlatmanın gereklerini yeniden belirlemesi gerekmektedir.
Sonuç olarak; özellikle görsel performans düzeyinin yüksek olmasının istendiği durumlarda mekânda yapılacak aydınlatma tasarımının da mekânla birlikte tasarlanması gerekmektedir. Bu amaca yönelik yapılacak aydınlatma tasarımlarında, zamanının büyük bir kısmını kapalı mekânlarda ve yapay ışıkla geçiren kişilerin, yapay ışıktan fizyolojik, biyolojik ve psikolojik bakımdan nasıl etkilendiklerini bilmek gerekmektedir. Bir mekânın mekânsal özellikleri ve yaratılmak istenen atmosfer en iyi ışık sayesinde vurgulanabilir. Daha iyi görme koşullarını sağlamanın ortamdaki aydınlık düzeyini yükseltmek olmadığı yeni nesil araştırmalarla anlaşılacak ve belki de günümüzde doğru olarak kabul ettiğimiz pek çok uygulama tarihte kalacaktır. Işık mekânın kimliğini ve mekânsal özelliklerini doğrudan etkilemekte ve oluşturmaktadır. Bu bakımdan aydınlığın karanlık yüzünü görmek, zamanımızın  büyük kısmını geçirdiğimiz iç mekânlara aydınlatma bakımından daha etkili yaklaşımlar getirecektir.

Yaratmak istediğiniz ambiyansın yolu, belirlediğiniz ışık miktarı ve stilden geçiyor. Aydınlatma elemanları ise güçlü tasarımlarıyla dekorasyonu tamamlayan kilit birer oyuncu haline dönüşüyor. Farklı stillerdeki tasarımlarıyla ikinci planda kalmayı reddeden aydınlatma elemanları ve taze kullanım fikirleri yeni heyecanlara ışık tutuyor.

 

PARLAYAN, YANSIYAN, YÜKSELTEN DEKO-ŞİFRELER

Klasiğin Vazgeçilmezliği

Her dönemin zamansız stillerinden olan klasik tasarım anlayışı, aydınlatmada birer mücevheri andıran çizgileri ile modası geçmeyen zevkleri yansıtıyor. Gösterişi ve şatafatı ile avant-garde bir duruş sergileyen dev sarkıtlar, sarkıtların en büyük tamamlayıcısı aplikler, masa üzeri aydınlatmalar ve lambaderler ile klasik tarzdaki yaşam alanınızda çarpıcı bir vurgu sağlayabilirsiniz.

ÇARPICI VE SADE : DOĞAL TAŞ

“Günümüzde dünyayı ele geçiren sentetiğin aksine
doğal taş, insana ve yaşam alanlarına doğal
malzeme sağlamaktadır. Eskiden lüksizm göstergesi
olan, sonrasında popülarite kaybı görülen
ancak kalitesinden asla ödün vermeyen mermer;
son yıllarda modern bir trend olarak keskin
dönüşüyle tekrar mekânlara ev sahipliği yapıyor.
Mermer anlayışı modernize edilerek,
gelecek nesillere aktarılıyor. Bu yıl çok sık
karşılaşacağımız farklı malzemeler,
dekor elementleri, akıllı eklemeler arasında
doğal taş ve mermer ilk sırada bulunuyor.
Kendine özgü karakteri
ve rengi bulunan mermerin
doğal güzelliğini tasarım
ve tutku ile günlük hayatımızda
ev dekorasyonunuza yansıtacak
en yeni mermer mobilya
ve aksesuarlarla tanışın.”

DOĞAL TAŞTAN İNŞA EDİLEN ESERLER
YILLARA MEYDAN OKUYOR
Doğal taşlar geçmişte doğada bulunduğu şekilde
ya da kabaca yontularak mekânda konstrüktif
amaçlı kullanılırken zaman içerisinde teknolojinin
gelişimiyle farklı biçimler kazandırılarak mekânda
farklı amaçlı kullanılmaya başlanmıştır. Sanayi devriminden
önceki dönemlerde, bugün bildiğimiz
anlamıyla teknolojinin henüz ufukta görünmediği
çağlarda bile insanlık doğal taşlarla muazzam mimari
eserler ortaya çıkarmıştır. Bu eserlerin oldukça
önemli bir kısmı bugün bile ayakta ve halen kullanılmaktadır.
Bu doğrultuda taş ustalığı da tarihin en
eski iş kollarından biridir.
Doğal taş, ister yapı konstrüksiyonunda yer alsın,
ister kaplama malzemesi olarak kullanılsın yapıda
bulunma sebebi sadece bir zorunluluk değil
aynı zamanda doğadan gelen, sağlıklı, ekolojik, ısı
konforu sağlayan ve estetik niteliğe sahip bir malzemedir.
Dolayısıyla mimaride güncelliğini daima
korumuş ve yaşam mekânlarında hak ettiği ilgiyi
görmüştür.


Alternatif yapı malzemelerinin hızlı gelişimiyle
birlikte doğal taş kullanımı büyük ölçüde azaldı
ve belli alanlara sıkıştı dersek yanlış olmaz. Bugün
ancak villa tipi müstakil evlerde yapı malzemesi
olarak kullanılan doğal taşlar ve mermerler, diğer
taraftan da hayatımızın başka alanlarına girmeye
başladılar. Bu da ağırlıklı olarak iç mimari ve dekorasyon
alanlarında karşımıza çıkıyor.

Doğal taş ile tanımlanmış çevrelerde kullanılan
taşın özelliği gereği bu malzeme kullanıcının
yaşamı için gerekli fiziksel ortamı sağlamaktadır.
Bu malzemenin bir araya gelişindeki detaylar
tasarım dili oluşturmakta ve inşa edildiği bölgenin
yöresel mimari karakterini belirlemektedir.
Doğanın içinden gelen bu malzeme sağlıklı ve
çevreci özelliği ile insanoğlu için yaşanılır bir çevre
olarak kabul görmüştür.
Mekânın yüzeylerinde kullanılacak plak halindeki
doğal taş (mermer, traverten v.b.) kaplamaların
uygulama şekli, atmosfer şartlarına dayanıklılığı
(yağmur, kar, toz, v.b.), sertliği, işlenebilmesi, homojen
olması, renk ve dokusu yapının mimari
karakteri, bulunduğu iklim, yapı konstrüksiyonuna
bağlı olarak belirlenir. Granit, mermer, traverten
gibi doğal taşların cilalı yüzeyi mekâna
ihtişam katar, mekânın cazibesini artırır. Taş
ocağından çıkarılan çeşitli renk ve dokuya sahip
taşlar, düzgün kesilerek yapılarda kullanılmaktadır,
şekillendirme sırasında ortaya çıkan küçük
taş parçaları ise bu yapının cephe kaplaması için
kullanılır.

Görsel zenginliği ve estetik duruşu ile dekorasyon
dünyasına damga vuran mermer trendi, geçen yıl
fazlasıyla alıştığımız gri ve antrasit tonlarını bu yılda
daha cesurca kullanabileceğimizi ispat ediyor.
Önceki yıllarda güç ve iddialı görünümü simgeleyen
siyahlar, çoğunlukla cam ve cilalı mermerlerde
karşımıza çıktı. 2018’de ise antrasit ve siyahlar daha
yumuşak ve organik formlarla kullanılacağı öngörülmektedir.
Parke ve ahşap yüzeylerde antrasit ve mat cilalar,
duvarlarda mat ve hafif tekstürlü boyalar, mekânlar
küçük bile olsa parlak yüzeylere göre daha az iddialı
oldukları için diğer malzemelerle daha kolay bir araya
gelecekler.


Mimarların gözdesi olacak mermer stili aslında ev
dekorasyonunda her renkle uyum sağlayabildiği
için işleri kolaylaştıracak. Dokunduğu her yere minimal
bir hava katan mermer, mekânın niteliğini
başka bir boyuta taşımaktadır. Ev dekorasyonunuza
uygun mermeri; banyolarda, mutfaklarda, masalarda,
konsollarda ve sehpalarda kullanarak bu trende
katılabilirsiniz.

MİLANO’YU BAŞTAN YARATAN ANTONIOLUPI

Sem Collections temsilciliğindeki global markaların öncü isimlerinden biri olan Antoniolupi, Milano Design Week  kapsamında tanıttığı yeni banyo ve outdoor koleksiyonlarla tasarım dünyasını bir kez daha geleceğe taşıyor.

 

Çatısı altında iç mekandan outdoor’a kadar pek çok uluslararası markayı ve koleksiyonu buluşturan ve son yılların en önemli dekorasyon adreslerinden biri haline gelen Sem Collections, temsil ettiği markaların Milano Design Week kapsamında sunulan en yeni koleksiyonlarını Türkiye ile tanıştırmaya hazırlanıyor. Bu markalardan biri de Antoniolupi.

 

Banyo dünyasının dünya lideri niteliğindeki markalarından biri olan Antoniolupi, yaklaşık 50 yıl önce Toskana bölgesinden kurulmuş, yüksek kalitede banyo mobilyası üretme amacıyla yola çıkarak bugün taş küvetlerden duş sistemlerine, aksesuarlardan halıya, dış mekan şöminelerden outdoor duşlara kadar ürün gamını her geçen gün geliştirmiş, Carlo Colombo, Paola Ulian, Nevio Tellatin, Silvia Nerbi, Andrea Bogazzi gibi dehalarla çalışan özel bir marka.

Antoniolupi’nin geçtiğimiz ay gerçekleşen Milano Tasarım Haftası çerçevesinde gerçekleşen yeni koleksiyon ve tasarım tanıtımları, markanın tutkunlarını bir kez daha çok şaşırttı ve heyecanlandırdı.

Bunlardan ilki, Antoniolupi’nin majör ürünlerinin haricinde yepyeni bir tasarım: Igiganti dış mekan saksıları. Carlo Colombo imzalı Igiganti ailesi, organik formlarıyla özellikle kısa ağaçlar için çok ideal bir tasarım. Çakıl, kum ve çimento gibi doğal malzemelerden üretilen ve beton takviyesi için polimer harmanından yaratılan sentetik elyaflarla donatılmış saksılar, bahçelerde, girişlerde ve caddelerde fark yaratıyor.

Gi-Ra tasarımı Mayday ise adını yansıtır nitelikte, duş alanına ‘acil düğme’ formuyla katılıp, orayı eğlenceli ve renkli bir mekana dönüştürüyor. Su, düğmeye basarak ve kullanıcıya doğru çekilerek eksenel bir hareketle açılıyor. Water jet sağa-sola döndürülerek ayarlanıyor ve düğmeye basılmasıyla suyun akışı kapanıyor.

Antoniolupi’nin 2017 Milano Tasarım Haftası’nda tanıttığı son yeniliği ise, Paolo Ulian imzalı Controverso lavabo. Mermer işçiliğine zarafetle yaklaşan Ulian, onu en iyi şekilde kullanmanın ve ona meydan okumanın şifresini çözüyor. Angelo Mangiarotti ve Enzo Mari’nin öğrencisi olan Ulian, bu bakış açısıyla mermere bir heykel gibi yaklaşmış ve onu yeniden biçimlendirmiş.

Milano, tasarım dünyasından her geçtiğinde bir devir kapanıyor, bir devir açılıyor.

Sayfaları çeviren ellerin sahibi ise Antoniolupi ve yeni koleksiyonu çok yakında Sem Collections’da.

Küçük metrekarelere büyük yeşil dünya

Yaşadığınız mekân değerlidir, her metrekaresinden keyif almak için ferah ve dingin, küçük bir bahçe tasarlayabilirsiniz. Ünlü bahçe tasarımcısı Jay Sifford’un da dediği gibi, ‘Bahçeniz size ne fısıldıyor? Onu dinlemelisiniz.’

Mimar A.Ozan Ekşi

 

Betonlaşan şehirlerde yaşarken yeşil alanlara da özlemimiz artıyor. Bunun için sahip olduğumuz her metrekarenin keyfini sürmeye çalışmanız akıllıca bir davranış. Pencere pervazı, çatı terası, balkon ya da giriş katındaki avlu alan… Mevcut alanları değerlendirmek için her noktayı mercek altına alın; açık hava mekânlarını kullanmanın, evinizin sınırlarını genişletmenin keyifli yollarını arayın.

Bahçe denilince akla, uçsuz bucaksız çim alanlar, oturma bölümleri, ağaçlar, çiçek tarhlarının yer aldığı büyük metrekareler gelebilir. Ama amacınız her metrekareyi yeşille buluşturmak olduğu için, sahip olduğunuz alanı bu görüntüyle, metrekaresine aldırış etmeden hayal edin. Küçük bahçe için hayalinizi küçültmeyin, aksine bahçenizin boyutuna göre şekillendirin. Unutmayın ki bahçe sizin için var! Heyecan verici bir etki yaratmak içi çok çeşitli tasarım unsur ve teknikleri kullanılabilirsiniz. Elinizde sahip olduğunuz küçük alanın hem görsel, hem de pratik açılardan potansiyelini fark etmenin anahtarı, tasarımıdır. Tasarım planlamayı ve elinizdeki mekânı eviniz ve çevresine olduğu kadar yaşam tarzınıza da uygun bir biçimde düzenlemeyi kapsar. En büyük yardımcınız hiç kuşkusuz bitkiler! Bahçe tasarımında elbette heykel, su öğelerini ve aksesuarları unutmamalısınız. Renk ve dokuları mekâna uygun kullandığınız zaman bahçede ferah bir görüntü yakalarsınız. İşin içine gece aydınlatmasını da dahil edince, bu bahçeye büyüleyici bir etki yapabilir.

 

Yaşadığınız mekân değerlidir, her metrekaresinden keyif almak için ferah ve dingin, küçük bir bahçe tasarlayabilirsiniz. Ünlü bahçe tasarımcısı Jay Sifford’un da dediği gibi, “Bahçeniz size ne fısıldıyor? Onu dinlemelisiniz.” Bahçenizin iklimine, metrekaresine uygun tasarımlar seçmelisiniz. Aksi durumda karmaşadan başka bir şey elde etmezsiniz. Örneğin bahçenizi çevreleyen yüksek duvarlarınız varsa, sarmaşıklarla duvar cephesini yeşil bir duvara dönüştürebilirsiniz. Hatta, çim alanla buluşmasıyla daha geniş bir görüntü verir. Bu uygulama sayesinde bahçede duvarın hakimiyetini azaltacağınız ferah bir mekâna kavuşabilirsiniz. Duvar çözümleri arasında uygun saksılarla da yeşil bir doku oluşturmanız mümkün. Yer yer hedera helix, çarkıfelek gibi sarmaşıklarla çeşitli çiçekler veya her dem yeşil bitkiler kullanabilirsiniz.

Küçük bahçede arazinin kot farkıyla oynayamadığınız için bitki düzenlemesinde aradığınız yükseltileri saksılarla sağlayabilirsiniz. Bu sayede, farklı bitki türlerini bir arada tasarımınıza ekleyebilirsiniz. Aynı zamanda her bitkinin toprak, su, güneş-gölge, yani konum isteği farklılık gösterir. Aynı toprakta her bitkiyi yetiştirmek uygun olmayabilir. Bitkiler türlerine göre farklı toprak ister. Yetiştirdiğiniz türlerin isteklerine uygun toprak kullanabilmek için saksılardan yararlanabilirsiniz. Hassas türleri yetiştirmek için de saksı kullanımı büyük önem taşır. Yaşadığınız yere göre bazı türleri kışın kapalı yerde koruma altına almanız gerekebilir. İşte bu durumda limon, kumkuat, mandalina gibi ağaç formlu bitkileri saksıda yetiştirmek size kolaylık sağlar. Saksı kullanımı bitki düzenlemelerinde de fark yaratacaktır. Farklı saksı boylarını bir arada kullanarak bitki düzenlemesine hacim katabilirsiniz. Sarkık çiçekleri de yine bahçede duvar üstüne veya sütunlara yerleştirebilirsiniz. Kanayan kalpler, küpe çiçekleri, sardunya, hedera helix gibi türler saksı içinde oldukça dekoratif görünür. Oturma grubunun yer aldığı sert zemin çevresine de yine saksı bitkileriyle hareket kazandırabilirsiniz. Saksı dizilimini gerçekleştirirken büyüklüğüne ve formuna dikkat edin.

Farklı birçok türü yetiştirebileceğinizi unutmayın. Çiçek, çalı, ağaççık, sarmaşık türleri seçenekleriniz arasında yer alabilir. Küçük bahçeler için önemli bir detay da farklı türleri yetiştirmek isterken tasarım kargaşasına yol açmamalısınız. Az ve öz bitki türleri tercih ederek rahat nefes alacağınız alanlara imza atabilirsiniz. Peyzaj mimarı John Brookes’ a göre, küçük bahçenizin tarzını belirleyen, tasarımda kullandığınız şekiller ve bu şekillerin oluşturduğu desenlerdir. Mekâna, geleneksel, klasik bir görünüm katan şekillerin sayısız, değişik simetrilerle düzenlenebildiği görülür. Diğer taraftan da şekillerin asimetrik düzenlenmesi soyut, modern bir tarz yaratır. Her ikisi de farklı durumlara uygundur. Bahçede tasarım stilinize uygun olarak her noktayı değerlendirirken bu detayları dikkate almalısınız. Aynı zamanda da yeşil dokuyu nerelere daha fazla ekleyebileceğinize dair keşifler yapın.

Keyfini çıkarmak için tasarımınızda alanınızın büyüklüğüne göre boş ve dolu alanları dengelemelisiniz. Çiçek tarhları, her dem yeşil bitkilerin yer aldığı yeşil alan ve oturma alanları gibi… Bu noktalarda kullanacağınız mobilya seçiminde alanınızın büyüklüğüne dikkat edin. Ferforje küçük bir masa ve sandalyeler kullanabilirsiniz. Geniş alan kaplayan rattan grupları ise listenize sakın ola eklemeyin. Bu alanda açık hava odası yaratıyorsunuz, dolaşım alanlarını belirleyin ve tasarımınıza ona göre şekil verin. Yan aksesuarlar da bahçe tasarımının olmazsa olmazlarıdır. Bambu çit arasında yükselen bir heykel, ayna toplar veya su havuzları gibi… Hangisini kullanacaksanız mutlaka boyutları kullanım yerinde dengeli bir görüntü oluşturmalıdır. Hatta mobilyanıza uygun malzemeden basamaklı saksılıklar da yine bitki düzenlemelerinde kullanılabilir. Görüntü kapamak istediğiniz noktalarda her dem yeşil ve boylu bitkiler tercih edebilirsiniz. Bambu, viburnum, alev ağacı çit görevini görür ve size yeşil bir duvar oluşturur.

Malzeme kullanımında yeni çözümler

Son yıllarda projeler arttıkça yeni malzeme çözümleri de peş peşe listeye ekleniyor. Mekanların yaşama sürecini etkileyen, tarzlarını belirlemede önemli rol oynayan bu yeni çözümleri tanıyalım.

Mimar A.Ozan Ekşi

Malzemeler:

Artık insanlar, yaşama alanı, mutfak ve yemek yeme arasında daha etkileşimli bir ilişki arıyorlar. Ahşap, bronz, kum, taş, mermer veya en basit haliyle sıva ve boya gibi geleneksel doğal malzemeler tüm mekanların ortak dilini oluşturuyor. Maalesef minimalist yapımın ortaya çıkardığı bir durum bu. Fakat güzel olan şu ki, yeni inşaat teknolojileri bu malzemelerin sıra dışı biçimlerde kullanılmasına daha fazla olanak tanıyor.  Tıpkı bu malzemeleri daha özgürce şekillendirebileceğimiz lazer kesim veya CNC teknolojileri gibi… Diğer yandan teknolojik gelişmeler, malzemede mühendisliğin rolü, betonu farklı şekilde işleyebilmenin, mobilya ve iç mekân tasarım öğelerinde kreatif kullanımın yolunu açtı, betonarmeye bakış açısını değiştirdi. Aynı zamanda betonla keçe, fiber ve ahşap elementler birleştirilerek ortaya daha konforlu, sıcak ve kullanışlı mobilyalar, beton tasarımlarında kullanılabileceğini düşünemediğimiz aydınlatma elemanları bile üretilebiliyor. Soğuk etkisi olan betonu bir projede kullanırken onu tamamlayan sıcak ve doğal malzemeleri de işlemek gerek. Yaşamımızın tartışılmaz bir parçası olan bitki ve ağaçları yeşil duvarlar, üniteler boyutunda kullanmayı tercih ederek onları da bir tasarım öğesi haline getiriyoruz. İç mimaride, dijital baskılar kullanmak veya meşe parça bulmak için kereste depolarına ya da güzel mermer parçalar seçebileceğimiz taş depolara gitmek mimarları artık çok heyecanlandırmıyor. Aslında eski yapılardan kurtarılmış malzemeler, örneğin bütün bir eski merdiven veya soyulmuş ahşap giydirme daha fazla mücadele ve merak uyandırıyor.  Doğal taş, brüt beton, cam gibi malzemeler bizim tasarım dilimizin vazgeçilmez unsurları olarak yer alıyor ve işverenler de bu doğrultuda tasarımlar bekliyor.

Başka bir nokta ise, iç mekân tasarımlarında, kent içindeki eski dönüştürülecek mekânların yeniden ele alınmasıyla birlikte, tasarlanmamış gibi duran mekânlar yaratma arzusunun öne çıkması. Tasarımın çeperindeki itelenmiş, biçim ve malzemelerin de sürecin parçası haline getirildiği, daha kolektif bir yaklaşım içinde kendi özgünlüğünü de yaratan bir yaklaşım olabilen, daha çok teknolojinin bu kadar hayatın içine girdiği noktada yaşam stili olarak basitlik ve rahatlığı öne çıkaran bir model. Mimari tasarımda ise doğal malzemelerin form aracılığıyla farklı bir araya gelişlerinin yarattığı etki öne çıkmakta. Özellikle de bir araya gelişlerdeki detayın ifadesinin bütüne etkisi.

Yine de bizler her zaman doğal malzeme kullanımını savunuyoruz. Ucuz ama kısa ömürlü, ‘mış gibi’ görünen malzemeler kesinlikle kullanmıyoruz. Doğal ahşap, taş, metal vazgeçilmezlerimiz.

 

 

 

 

 

 

 

 

Değişen yaşam biçimleri ve hayatımıza eklenen alanlar

Değişim, şaşırtıcı şekilde yenilikçi ve yaratıcı çözümleri beraberinde getirebilir. Bir sonraki en iyi şeyi yaratmak ve harikulade mekânlar tasarlama konusunda hepimiz aynı olanaklara sahibiz, bütçe ve hayal gücü var oldukça her şey mümkün. Bugün piyasanın, orta ve yüksek gelir seviyesine hitap eden konut projelerinde, spa veya spor tesisleri gibi uygulamaları neredeyse standart bir gereksinim gibi talep ettiğini görüyoruz. Yani yakın zamana kadar A+ evlerde ya spa, ya sinema odası ya da şarap mahzeni vardı. Fakat tüm bunlar artık lüks olarak görülmüyor. Ayrıca, artık çalışma mekânlarında da daha çok rahat çalışılabilecek, bir araya gelinebilecek, sosyalleşilebilecek veya tamamen yaptığınız işe konsantre olunabilecek, hatta gerektiğinde birlikte eğlenilebilecek mekân çeşitleri yerini alıyor. Telefon kabinleri, dinlenme alanları, kahve molası alanları ve ufak mutfakçıklar, formal ve informal toplantı alanları, oyun alanları, çeşitli özellikte birlikte veya izole çalışma alanları gibi…

Fonksiyonların iç içe geçtiği, birbirine etki ettiği mekânsal tasarımları da göz önünde bulunduracak olursak artık tekstil, yemek ve kitap bir arada veya otel lobisi, paylaşımlı ofis ve bar bir arada veya ofis, bistro, moda dükkânlarının bir arada olduğu mutant bir oluşumdan bahsedebiliriz. Bu farklı konuların birbirine mekânsal olarak etkisinin yanında, yarattığı enerji de ilgi çekici olabiliyor.

Son olarak Değişen yaşam şartları, hız, teknolojinin getirdiği farkındalık, sosyal paylaşımlar, uzun iş saatlerimiz derken hayatımızın büyük çoğunluğu evlerin dışında geçer oldu. Evlerde başlarda kullanılan sonra kaderine terk edilen spor salonu, sinema salonu ve spa gibi alanlar artık baştan bilinçli olarak istenmiyor. Buna karşılık kütüphane kullanımı arttı, çalışma veya hobi faaliyetleri için yer ayrılıyor evlerde artık. İnternet ve teknolojinin hayatımızdaki güçlü etkisiyle ofis mekânları mutlak rollerini ‘home office’ kavramıyla yitirdi. Konutlarımız yeniden planlayacağımız ve çalışma fonksiyonlarını da düşünerek tasarlayacağımız nitelikli mekânlar haline geldi. Bu yeni çalışma sistemiyle beraber iç mekânlara yönelen yaşam stilleri doğrultusunda konutlarda sosyal alan ihtiyaçları da doğdu. Bu yüzden hobi odaları, çalışma odaları artık konut tasarımı yaparken tasarım ekiplerinin detaylı ve kişiye özel düşünerek tasarladığı mekânlar.

SEM COLLECTIONS İLE GÜNDEN GECEYE AÇIK HAVA YAŞAMI

Dekorasyonu ‘tasarım’, ‘ilham’ ve ‘prestij’ gibi kelimelerle vurgulayan ve bir yaşam biçimine isim veren Sem Collections, çatısı altındaki global markalar ve yeni outdoor koleksiyonlarıyla 360 derecede keyifli bir açık hava yaşamı sunuyor.

Sadece iç mekanlar değil, balkon, bahçe, veranda ve teras gibi sezonun heyecanla beklediği açık hava alanları için de pek çok global markayı ve koleksiyonlarını buluşturan, mutfaktan banyoya, mobilyadan aydınlatmaya kadar pek çok alanda en önde koşan ürünleri biraraya getiren ve son yılların en önemli dekorasyon adreslerinden biri haline gelen Sem Collections, ilkbahar-yaz sezonu ile birlikte 360 derecede açık hava yaşamına merhaba diyor.

Dinlen, arın, aydınlan

Sem Collections çatısı altındaki markaların 2017 outdoor koleksiyonlarına baktığımızda, mutlu bir yaşamın üç parolasını görüyoruz: Dinlen, arın ve aydınlan.

Dinlen: Markanın açık hava yaşamı ile ilgili öncü markası Talenti, 2017 yaz sezonunu Ramon Esteve tasarımı Casilda koleksiyonu ile karşılıyor. Maksimum rahatlık, netlik ve rafinelik kurgusu üzerine tasarlanmış koleksiyonun temel tanımı ‘güncel elegans’. Açık renkler, kanvas doku, geniş ve derin hacim bu koleksiyonun öne çıkan özellikleri. Adeta dış mekanda salon konforu sunuyor.

Arın: Sem Collections’ın temsilciliğini yaptığı ve banyo alanındaki en saygın uluslararası markalardan biri olan Antoniolupi ve yine banyo dünyasındaki genç marka Bongio, modernizmin en başarılı iki temsilcisi. İtalya’dan dünyaya minimalizm rüzgarları gönderen bu iki markanın açıkhava duşları ise yine özellikle havuz çevresindeki arınma noktalarının ilk tercihleri arasında. Antoniolupi’nin endüstriyel tarzıyla dikkat çeken dış mekan duş sistemi Shawa, artık bir ikon niteliğinde. Kişiselleştirilebilir bataryalarıyla yakından tanıdığımız Bongio’nun Time 2020 duşları ise, tasarım kelimesini wellness dünyasına kazandırmakta.

Aydınlan: Dünya markalarının buluşma noktası olan Sem Collections, Antoniolupi marka dış mekan şömineleri ile klasik tarzda şömine konusunda adeta bir çığır açtı. Taşınabilen kübik şömineler aslında birer ısınma kaynağı olduğu kadar cam gövdeleriyle tam bir aydınlanma kaynağı da. Öte yandan Sem Collections temsilcisi olduğu dünyaca ünlü aydınlatma markası Contardi’nin outdoor aydınlatma koleksiyonu ile Gianluigi Tandoni tasarımı Bambu, Massimiliano Raggi imzalı Freedom ve Tristan Auer imzalı Muse gibi birçok tasarımı 2017 açık hava mekanları için dekorasyonseverlere sunuluyor.

Güzel, güneşli günleri ve pırıl pırıl geceleri çok bekledik.

Şimdi tadını çıkarma zamanı, Sem Collections imzalı büyüleyen mekanlarda…