Etiket Arşivleri: banyo

Aydınlatma unsurlarının yaşantımızda ve dekorasyonda ki vazgeçilmez önemi

Evler, ofisler, sokaklar dünyanın neresinde olursa olsun yapılar iyi aydınlatmaya ihtiyaç duyar. İnsanların içinde yaşayacakları evlerin ve kullanım alanlarında ki en temel ve ihtiyaç duyulan unsurlarından bir tanesi aydınlatmadır. Bu yüzden aydınlatmanın kullanımı mimarlıkta son derece önemli bir husus olarak karşımıza çıkar.

Işık, ihtiyaç olmasının yanı sıra dekorasyonda vazgeçilmez tamamlayıcı bir unsurdur. Genellikle mimarlar tasarımda aydınlatma kullanımını insanlara, daha aydınlık ve ferahlık hissi verecek şekilde psikolojik olarak iyi yönde etkilemesi için tasarımlarında doğru yerlerde kullanmaya özen gösterirler. Kelvin ışık rengi ölçü birimi ile yaşantımızda seçeceğimiz aydınlatma hakkında bize oldukça bilgi verir. Örneğin, 5300-6500 Kelvin arası beyaz ışığı genellikle hastaneler tercih etmektedir bunun sebebi ise daha uyarıcı ve dikkat toparlayıcı özelliği olduğundan dolayı kullanılmaktadır. Beyaz ışığı evinizde tercih ettiğiniz zaman sizi yoran bir aydınlatma türü olacaktır gözlerinizde parıldama, kontrast ayırmada güçlük ve yorgunluk gibi sıkıntılara neden olabilir. Evlerde daha çok gün ışığı renklerini tercih edilmelidir yani 2800-3000 kelvin arasında aydınlatmayı kullanılmalıdır. Bu aydınlatma skalası enerjik hissetmeyi ve güneş ışığının insan üzerinde ki olumlu etki yaratmasına sebep olacaktır bu renkleri yaşam alanlarınızda tercih edebilirsiniz. Işık ve ruh doğru orantılı bir şekilde değişim gösterebiliyor. 

Günümüzde tasarım alanlarında ki gelişmelerin temelinde pozitif bilimlerde ki gelişmeler yatmaktadır. Pozitif bilimlerin gelişmesi insan ile ilgili tüm çalışmalarda, aydınlatmanın yan bilgi olmasının daha da öteside başlı başına bir konu olduğunu ortaya koymuştur. Mekânda ki aydınlatma ile verimlilik, performans gibi fiziksel değişimlerde oldukça önemli rol oynar. Yaşadığınız mekânda iyi görme koşullarının sağlanması için doğru aydınlatma türleri seçilmelidir. Örneğin; görsel performans düzeyinin yüksek olmasının istendiği durumlarda mekânda yapılacak aydınlatma tasarımının da mekânla birlikte tasarlanması gerekmektedir. İç mekânlarda olduğu kadar dış mekânların aydınlatmaları da önemlidir. Bahçeler, havuz kenarlarında ki aydınlatma ile atmosferi değiştirmeniz iyi bir şekilde fark yaratacaktır. Mekânsal özellikleri ve yaratılmak istenilen atmosfer en iyi aydınlatma unsurları sayesinde vurgulanabilir. Aydınlatma mekânın kimliğini ve mekânsal özelliklerini doğrudan etkilemekte ve oluşturmaktadır. 

Evinizde yaratmak istediğiniz ambiyansın yolu, belirlediğiniz ışık miktarı ve stilden geçiyor. Aydınlatma unsurları güçlü tasarımlarıyla dekorasyonu tamamlayan kilit unsurlardır. Odadaki doğru aydınlatmayı seçerek, tüm dekorasyon ve mobilyaları vurgulamak için her türlü atmosferi yaratabiliriz örneğin, odanın gerçekte olduğundan daha büyük göründüğü izlemini verecek olan aplikleri tavana doğru çevirerek mevcut alanı görsel olarak genişletebilirsiniz. Tercih edilen iç tasarım projesine göre aydınlatma seçiminde modernize ve özgünlük dokunuşunu benimseyerek geleneksel kodlarla kırmayı tercih edebiliriz. 

2020 Yılının Rengi ‘Klasik Mavi’

Pantone Renk Enstitüsü, Yılın Renginin 19-4052,  Klasik Mavi olduğunu açıkladı.  Bu yılının öne çıkan rengi, sakinliği, güveni ve bağ kurmayı kolaylaştıran özellikle de güven verici bir varoluş olarak tanımlamakta. 

5 ana renklerden olan mavi, ilk Antik Mısır çağında keşfedilmiştir doğa da sadece denizi ve gökyüzünü mavi renkte gördükleri için nesneleştirmemişler. Mavinin boyar maddelerini keşfeden rengi tanımlayan kelimelerde ilk olarak Mısır Medeniyetinde kullanılmaya başlamış ve bu boyar madde dünyanın en eski yapar boyar maddesidir. Her renk kendine özel dalga boyutuna sahiptir mavi, dinginliği sevgiyi ve sezgileri uyandırır denizi, gökyüzünü gördüğümüz zaman içimizi huzur ve sakinlik kaplıyor. Günümüzde mavinin bütün tonlarını görebiliyoruz ve yaşamımızın bütün bir kısmında bu renk vardır. Eski zamanlarda ve günümüzde de olan mistik ve değerli taşlar arasında da bu rengi oldukça görebiliriz. Nazar boncuğu, mavi dantelli akik taşı, safir, örneklerinden bir kaçıdır.  Özellikle mavi dantelli akik taşı strese, cilt hastalıklarına, kemiklere, nazardan ve olumsuzluklardan koruyucu özelliği vardır. Negatif enerjiden arındırdığı, insana mutluluk ve iyilik verdiği görülmüştür. Kararlı ve güvenilir bir renktir, güven veren bir renk olduğu için finans ve banka kurumları tarafından genellikle tercih edilmekte. Renklerin hayatımızda nasılda iyi ve kötü enerjiye sahip olduğunu anlıyoruz. 

Yüzyıllardır dünyanın her yerinde sanat eserleri, mutfaklar, tamamlayıcı ürünlerde mavi kullanılmıştır, mavi renginin geçmeyen bir modası vardır.  Mavi, genellikle bütün renklerle uyum sağlayabiliyor. Açık ve koyu tonlarını diğer renklerle uyumlu bir şekilde bir araya getirebilirsiniz. Zengin renklerden olan mavi süet, kadife gibi kumaşlarda asil bir duruş yaratmaktadır. Mavi duvarlar, tekstil ürünleri, koltuklar veya duvar kâğıtları bulunduğu ortamda çok daha ferah ve temiz bir görüntüyü ortaya çıkarır. Benim tavsiyem dinlenme alanlarınızda kullanmaktan ve görmekten sıkılmayacağınız renklerden olan mavi,  sizi dinlendirmekle beraber ruhunuzu okşar ve denizin iyot kokusunu duyduğunuzu hayal ettirir ortamın atmosferinin değişeceğini göreceksiniz.  Dinlenme odanızda aksesuarlara yer verebilirsiniz. Daha soğuk tonları seviyorsanız beyaz tonlarla maviyi eşleyebilirsiniz daha sıcak tonlarla kullanmak isterseniz yeşil, pembe ya da turuncu kullanarak daha renkli ve daha sıcak bir görünüm yaratabilirsiniz. 

2020 yılında bol bol mavi rengi göreceğiz. Modada, ev dekorunda, ürünlerin ambalajlarına kadar çeşitli yerlerde karşımıza çıkacak. Mavi renk tonu cinsiyetsiz ve mevsimsiz olarak adlandırabiliriz. Bu sene Pantone ilk defa bir rengi tanımladığında hissel olarak genişletti. Yazı ve kışı bol bol mavi rengin huzuru ve dinginliği ile geçirecek gibi duruyoruz. 

 

Evinizde Bulunan Sağlıklı Yaşam Merkezi; Spa & Wellness

Son yıllarda gerçek bir iyileştirme alanı olarak tasarlanan banyolar, fonksiyonelliği ön planda tutan ancak dekorasyon tarzını da es geçmeyen birer spa şeklinde hayal ediliyor. Kısaca ev tipi wellness alanlarına dönüşen banyolar, sadece yıkanma değil, arınma, dinlenme, tazelenme, iyileşme gibi fillilerle birlikte anılıyor. İnsanı su ile buluşturan bu özel atmosferler için tasarlanan spa sistemleri de günlük hayatımıza keyif katan son teknolojiler olarak saygıyı hak ediyorlar.

1949 yıllarında Carmenta, Padua eyaletinde ki Carmignano di Brenta’da ki küçük bir fabrikada üretilmeye başlamıştır tamamen özel ve İtalya’da üretilen mobilyalar ve aksesuarlar sunan banyo ve mobilya sektöründe öncü firmalar arasında yer almaktadır. Carmenta, sağlık dalı için ürünler geliştirmeye başlayarak alanını genişletmeye devam etmektedir, Türk hamamı, sauna, spa, tuz buhar banyoları gibi birçok alanda başarıya imza atmıştır.

Evde kişisel spa alanı yaratma konusunda uzman markalardan olan ve Türkiye’de de en çok tercih edilen isimler arasında sayılan İtalyan Carmenta, kişisel detaylarla zenginleşen çağdaş banyolar konusunda uzun yıllardır hizmet veren bir firma. Gerçek bir wellness dünyasına kapı açan Carmenta’da buhar banyoları, hamamlar, saunalar, Himalaya tuz duvarları, reaksiyon duşları, biosauna, dinlenme alanları, kromoterapi kabinleri, masaj odaları, cilt ve vücut bakım odaları ve kum odaları bulunuyor. Kısaca markanın, geleceğin wellness dünyasını kurgulama ve insanı su ile farklı senaryolar eşliğinde buluşturacak teknolojiler tasarlama konusunda yatırımları oldukça geniş. Banyo kavramını fiziksel ve ruhsal iyileşme, yenilenme ve tazelenme noktasına taşıyan Carmenta, bu özelliğini bünyesinde çalışan mühendisler, tasarımcılar, teknisyenler ve sanatçılar gibi farklı uzmanlık dallarının bir arada karar vermesine borçlu. Gittikçe bir teknoloji üssü haline dönen yıkanma alanları her geçen gün biraz daha spa’ya dönüşüyor. Bu sayede artık evimizde rahatça arınıyor, rahatlıyor ve dinlenebiliyoruz.

Yaşam alanları için mutfaktan banyoya, mobilyadan aydınlatmaya kadar pek çok alanda, tanınmış uluslararası markaları ve ürünleri aynı çatı altında buluşturan Sem Collections, banyoyu bir bütün olarak tasarlama anlayışı içinde çalışan Carmenta ürünlerini Çiftehavuzlar’daki showroom’unda sergiliyor.

 

Doğayla Entegre Yaşamlar

Günümüz dünyasında şehir yaşamından sıkılan bunalan stres altında olan insanların ruhlarını ve bedenlerini dinlendirip keyif ve huzur aldığı kişilerle zaman geçirebileceği, dinlenebileceği kendini yenileyebileceği tek yer doğayla bütünleşmektir.

Bunun yegâne yollarından bir tanesi doğanın içerisinde doğanın verdikleri ile yapılmış statik elektrikten ve teknolojiden uzak doğa evlerinde mümkün olduğunca fazla vakit geçirerek ayağımızı toprağa basarak, taşa ağaca dokunarak negatif enerjimizi ve stresimizi atabiliriz. Doğanın bize sunmuş olduğu ağaç, taş gibi doğal malzemelerden yapılan tam anlamıyla doğayla entegre olmuş evlerde yaşamanın huzuru, uyku ve yaşam kalitesini çok yüksek olduğu bilimsel çalışmalarla da kanıtlanmış olmakla beraber yüz yıllardır da bilinmektedir.
Genellikle şehirlerde ki kaos, trafik, stres, kötü hava, kalabalık gibi bir çok etkenden dolayı insanlar gergin ve huzursuz oluyor. Büyük şehirlerde hava kirliliği oldukça fazladır bu yüzden insan sağlığına kötü bir etken oluyor hal böyle olunca herkes kendisine bir kaçış noktası arıyor bol oksijen, yeşillik, doğa gibi. Zaman zaman doğanın kalbine kendimizi bırakmamız gerekir çünkü tabiatın bize fısıldadığı huzuru tüm vücudumuzda, ruhumuzun derinliklerinde hissetmek bizi yeniden canlandıracak. Büyük şehrin kirli havasından ve kaosunda kaçarak, teknolojiden uzak doğanın kollarında bir yenilenme detoksu olarak düşünebiliriz.

Tabiatın bir diğer sihiri sudur. Suyun sakinleştirici ve negatif enerjiyi attığını hepimiz biliyoruz. Güzel bir doğa yürüyüşünden sonra sıcak su ile terapi yapabilirsiniz. Kendinizi suyun rahatlatıcı etkisine teslim etmek istediğiniz zamanlar için düşünülmüş Türk hamamı ve sauna ile güzel bir yenilenme yaşayabilirsiniz veya eşsiz doğa manzarasını karşısına alan jakuzilerde sakinliği bulabilirsiniz. Etrafa koyacağınız birkaç mum, güzel kokular hafif bir müzik size eşlik edebilir. Doğanın tüm materyallerinden faydalanmanızı öneririm.

Doğa evlerinde ısıtma için kullanılan şöminelerin gerçek odun ateşi ile ısıtılması ve o anda ateşin vermiş olduğu sıcaklık, görsellik, yanmadan dolayı kaynaklanan çıtırtı insan ruhuna iyi geldiği tedavi ettiği ve dinlendirdiği görülmektedir. Dağ evlerinde şömine ateşi olmazsa olmazlardandır. Bu tarz yapılarda mümkün oldukça günümüz teknolojisinden uzak kalınmasını öngörmekteyim. Çıtır çıtır yanan ateş eşliğinin yanında keyifli sohbet ve şaraplarınızı yudumlamanın mutluluğu içinizi ısıtmaya yetecektir. Yemeğimizi şömine ateşinde veya bir kuzinede yapıp ısımızı şömineden sağlayıp her şeyden uzakta kalarak bedensel ve ruhsal arınma yapabileceğimiz dağ evlerimizde gelenekselleşen kış tatillerimizde bu arınmayı yaparak yeni bir yıla başlamak ve yeni yılın birkaç ayında da bu mekânlar da zaman geçirmek tüm bir yılın enerjisini ve ruh dinginliğini tüm yıl sağlar.

Doğanın kalbinde hissettiren bu özel mekânlarda oksijene doyabileceğimiz, tablo gibi manzaralarda stresten uzak sevdiklerimiz ile birlikte keyifli vakit geçirmek için en güzel plan olabilir.

Mimar A.Ozan Ekşi

Yaşantınızı organize eden lüks dokunuşlar

Minimalizm denince keskin hatlı, renksiz, soğuk, içinde yaşaması mümkün olmayan bir mekân hayal edenlerden misiniz? Evet, kavramın gelişim sürecinde belli bir noktada tam olarak bu sıfatları hak ettiği su götürmez bir gerçek. Ne mutlu ki dünya değişiyor, yeni nesiller eski fikirlere farklı bakıp onları dönüştürebiliyor. Duyarlılık çağından minimalizme bakınca karşımıza çıkan yeni kavram; hem işlevsel, hem estetik değerleri hem de konfor anlayışıyla kalpleri fethediyor.

Duyarlı minimalizmi; net çizgiler, düzenli, ferah bir atmosfer ve akışkan formların hayatın vazgeçilmez birer parçası haline gelmesi olarak tanımlayabiliriz. Beş duyuya ve ötesine hitap eden, anı yaşamak üzerine kurgulanmış, biraz Zen, biraz İskandinav, biraz İtalyan, endüstriyel, bir tutam bohem,  kesinlikle ve bolca Yüzyıl Ortası Modern… Showroom gibi gözüken, bildiğimiz minimal iç mekânların yanına yakışmayan, rahatlığın ön planda olduğu bir stil.

Orijinal anlamıyla minimalizm bir stilden çok bir yaşam biçimi, 60’larda ortaya çıkan bir isyan; “her şeye karşı olma” hali. Modern mimarinin yaratıcılarından Mies van der Rohe’nin meşhur lafı “Az çoktur”un uç noktada yorumlanış şekli. Bu aforizma birçok uzmana göre mimarlık tarihinin en fazla deforme edilmiş özlü sözü olma özelliğini taşıyor. İşin aslı söz Mies’e ait değil, büyük hayranlık duyduğu ustası Peter Behrens’in lafı. Mies bu sözü kendisine motto edinerek dönemin barok, art nouveau ve art deco gibi süsleme odaklı yapılarına karşı bir duruş yaratmak amacıyla kullandı. Behrens’in başlattığı işlevsel, sade, teknik detayların sanatsal estetiğini sergileyen yapı konseptini, ustasının dahi hayal edemediği bir noktaya taşıdı.

Genel bir tanımlama yapmak gerekirse duyarlı minimalizm, geçmişi geride bırakıp, gelecek kaygısını da minimumda tutup anı yaşamak üzerine kurulu bir mantık çevresinde gelişiyor. Kişinin kendi düşüncesi, mediatif süreçleri bu görüşün odak noktası. Kişinin içinde yaşadığı ortam, konsantrasyonu engellemek ya da desteklemek anlamında kritik noktada duruyor. Bu sebeple yaşama ve çalışma alanlarını dikkatli düzenlemek gerekiyor. Yeni jenerasyon konut projelerindeki en önemli ortak nokta, küçük metrekareler ve çözüm odaklı “alandan kazanma” mottosu. Bu hedef öyle bir fikir noktasına getiriyor ki mimarları, her noktada bir gizli dolap, bölme, raylar, yok olmalar, ortaya çıkmalar, sınırlandırmalar, bölümlemeler karşımıza çıkıyor. Depolama, görsel olarak da estetiği zorlayan bir kavram; dolayısıyla kentli evlerin sade makyajını da doğru yapmak gerekiyor.

Yaşamı düzenlemek, çevreye karşı duyarlı olmak ve kendimizi mutlu hissedebileceğimiz evler yaratmak için öncelikli olarak gereksiz eşyalardan kurtulup, uzun süre kullanabileceğiniz mobilyaları ve aksesuarları tercih etmelisiniz. Sahip olduğunuz her şeye bakarken ona neden ihtiyacınız olduğunu düşünün. Bir sebep bulamadığınız her şeyi hayatınızdan çıkarın. Fazlalıklardan kurtulmayı bir sanat haline getirin.

Eşyalar ile onların kozası olan saklama ve depolama çözümleri arasındaki sinerji, şaşırtan detaylarda tasarımların devreye girmesiyle daha da çarpıcı bir hale geliyor. Evin tüm odaları için düşünülmüş modüler veya birbirinden bağımsız olan bu ünitelerle zaman ve alan kazanarak daha düzenli bir yaşamın kapısını aralayabilirsiniz. Ünitenizi seçerken tüm eve yayılmış birçok parça yerine geniş bir duvarın önüne yerleştireceğiniz, renk paletinize uyumlu sistemlerden faydalanabilirsiniz. Adeta evin duvarlarından, zemininden çıkmış gibi görünecek bu parçalar hem mobilyanızın büyüklüğünü gizlemeye yardımcı olur hem de birçok eşyanızı içine alacak kadar yeriniz olur. Bizim tercihimiz stoklama için yeteri kadar kapalı çekmecesi ve kapakları olan ama aynı zamanda dekoratif objelerinizi sergileyebileceğiniz kadar açık raf ve vitrin alanlarına sahip kombinasyon ünitelerinden oluşan mobilyalardır.

Uluslarası tasarım dünyası, kolay bir çözüm formülü üretti ve yeni jenerasyon oda seperasyonları ve üniteleri ile hem mekânları birbirinden (alan, hareket kabiliyeti kaybetmeksizin) ayırdı hem de ışığı her noktaya taşıdı. Biraz geleceği tanıyalım:

Rimadesio, dekorasyon dünyasının çok yakından tanıdığı bir marka. Modern kapı sistemleri, kayar paneller, saklama üniteleri, raf sistemleri, walk-in giyinme/soyunma mekânları-sistemleri ve tamamlayıcı mobilyalar üreten çok güçlü bir firma. Modern mimariye eşlik eden ve inovatif gelişmeleri adım adım takip eden Rimadesio, cam ve metali yani organik ve teknolojik iki malzemeyi yan yana getiren işlevi estetikle buluşturan bir tasarım felsefesine sahip. Bugün dünyanın birçok yerinde seçkin projelerde yer alan Rimadesio, mimarların en büyük çözüm ortakları arasında olmakla birlikte Young & Design, KBB gibi birçok tasarım ödülünün de sahibi.
Özellikle mekânın bütün ruhunu değiştiren ve yüzey farklılıklarıyla çok stilize fonlar yaratan Rimadesio sistemleri, adeta sanat eseri gibi. Farklı seçeneklerde açılır-kapanır ve kayar sistemlerde üretirken, bütün bir panel olarak mekânı tek perspektifte kaplıyor. Bu da onu, lüks rezidans konseptlerinden flat’lerdeki pratik giyinme odalarına kadar her mekanda, sevimsiz kapı seçeneklerinden sofistike duvarlara ve onlarla bütünleşmiş kapılara götürüyor. Ev ve ofisler için tasarladığı mobilya ve duvar sistemlerine de taşıyan marka, özel ve toplu yaşam alanlarına sofistike, çağdaş ve fonksiyonel dokunuşlar ve çözümler getiriyor.

Yeni başlangıçlar mevsiminde minimal düzen matematiğine ayak uydurup hayatınızı kolaylaştırmak için sizde bir an önce fazlalıklardan kurtulmayı bir sanat haline getirmelisiniz.
Güzel bir yaşam dileğiyle!

7/24 YAŞAYAN MODERN VE RENKLİ BANYOLAR

Gün geçtikçe biraz daha önem kazanan ve kişisel yenilenme mekânı olarak içeriğini hızla geliştiren banyolar, sadece teknoloji, işlev ve mobilya ile değil, teması, atmosferi, aurası ile de öne çıkıyor. Artık günümüzün banyo tasarımlarında su ile baş başa kalmanın, arınmanın ve rahatlamanın altı çiziliyor. Küçülen hacimlere rağmen, bir banyoda bulunması gereken işlevsel özellikler aynı kalınca, tasarımcılar sektöre yeni soluk kazandıran ürünlerle kullanıcıları mutlu etmenin peşine düşüyor.
Firmalar günümüz banyolarını şekillendirirken mimari yaklaşımları, yükselen tasarım trendlerini ve tüketici tercihlerinde büyük etkiye sahip olan yaşam tarzlarını göz önünde bulunduruyor

A.Ozan Ekşi

Fonksiyonelliğin yanı sıra görselliği de önemseyen yeni jenerasyon banyolar, sınırlarını aşıyor ve katma işlevler kazanıyor. Nihai kullanıcılardan gelen talepler değiştikçe, firmaların ve tasarımcıların çalışmaları da ‘individual’s concepts’ yani bireye özgün konseptler yönünde oluyor, yeni ürünler yeni alışkanlıkları doğuruyor. Mimarlığın uzun zamandır bireyi, tasarımın merkezi olarak konumlamayı beklediği gerçeğinin altını çiziyoruz.

BANYOLAR RENKLENSİN

Islak mekânların görselliği ile ön plana çıkan, son derece şık mekânlar haline gelmesini sağlayan renkli ürünler; banyolara canlılık, parlaklık ve renk getiriyor. Mimarlar, üretici firmalar ve tasarımcılar kullanıcının hayalini kurduğu banyoyu, renk alternatiflerini kullanarak gerçeğe dönüşmesini sağlıyor. Birbirinden farklı beklentilerin tümüne cevap verebilecek çeşitliliğe sahip olan lavabo modelleri; ebat, renk, tarz, genişlik, derinlik, yükseklik ve şekil gibi uygun ürünü bulmayı kolaylaştıran pek çok seçeneğe sahip.

Dekorasyon söz konusu olduğu zaman yapılan çalışmaların arasında yer alacak olan fırsatlar, keyifli kullanımlar oluşturabiliyor. Renklerin dili ile konuşup ve tasarımlar ile pek çok şey anlatabilirsiniz. Renklerin evlerdeki pozitif duyguları yaratması her zaman daha yenilikçi, daha estetik ve daha güncel çözümler ile karşınıza çıkarılıyor.

ISLAK HACİMLERDE UNUTULAN ELEMANLAR: HAVLUPANLAR

Islak hacimlerde tasarım aşamasında; ilk önce üzerine yoğunlaşılan kısım kuşkusuz, geniş iç hacimli, kullanışlı olduğu kadar son moda bir lavabo dolabı oluyor. Ardından, yeni bir güne enerji dolu başlamak adına kendimizi suyun altına attığımızda bize maksimum konfor alanı yaratacak olan harika bir duş başlığı ve elbette duşakabin, küvet ya da jakuzi… Banyolarımızı yenilerken ya da tamamen baştan yaratırken, aslında en gerekli ana elemanlar olan havlupanları ya en sona bırakıyor ya da tamamen unutuyoruz…

Yüksek kalitede banyo mobilyası tasarlama amacıyla yola çıkan Antoniolupi bugün tüm dünyanın en ünlü üreticilerinden biri konumuna gelmiş, bu süreçte ürün gamını da geliştirmiş bir marka. Banyo dolaplarından aynalara, taş küvetlerden duş sistemlerine, aksesuarlardan halıya ve iç-dış mekân şömine sistemlerine kadar birçok koleksiyonu bulunuyor.

Antoniolupi, eskiden radyatör ve havlupanların artık kullanıldığı mekâna nasıl entegre olduklarının ve o mekâna aitmiş hissiyatı yaratmanın önemini Brian Sironi’ye ait BIT koleksiyonu ile vurguluyor.  Sıcaklık mekânlarımıza çeşitli şekillerde ve yenilikçi formlarda; araştırma, mühendislik ve tasarım ifadesi ile giriyor.

Günümüz teknolojileri banyo aynalarını da etkiledi. Aynalar kendi kendine aydınlanıyor ve buhu tutmuyor. Yeni aynalarda en çok görülen özellik Led ışık teknolojisi. Ayrıca dijital saat, radyo ve hatta televizyonlu olanlar da var. Bazı aynalar ise kendilerini ısıtarak yüzeylerinde buhu oluşmasını engelliyorlar. Teknolojik yenilenmeyle beraber farklı noktalarda da aydınlatma sağlayabilen modüllerle aydınlanıyor. Tıpkı kendinden aydınlanan klozet ve rezervuarlar gibi…

SUYUN DUAYENİ

Su ile olan iletişim şekli artık tek başına bir yaşam tarzına dönüşen Dornbracht 50 yılı aşkın süredir lüks armatür-batarya segmenti konumlanmasında üst sıralarda yer almakta ve Almanya’nın tasarım yeteneklerini zirveye taşıyan lider markalar arasında bilinmekte.
Michael Sieger, Matteo Thun gibi dünyanın sayılı lüks ürün tasarımcıları ile birlikte batarya-armatür tasarımına farklı bir boyut getirerek, suyun akışına yön veren Dornbracht için tasarım ve teknoloji birbirinden ayrılmaz iki kavram. Su ile insan arasındaki ritüel odaklı ürün gamını banyo ve spa armatürleri, duşlar, aksesuarlar doğrultusunda artıran marka, yaşamı 360 derece kucaklıyor.

Bob Marley’nin ünlü sözü “Bazı insanlar yağmuru hisseder, diğerleri ise sadece ıslanır” cümlesini tasarım mottosu olarak banyo, aritmetiğine uyarlayan tasarımcılar, rasyonellikten uzaklaşarak duyulara hitap eden malzeme ve yüzey seçimlerinin peşine düşüyor. Rahatlama, arınma ve dış dünyadan izole olma olgularına işaret eden banyolar, yeni teknolojilerle meditatif kozalara evriliyor.

Kısacası dünya yordukça, su tedavi etmeye devam ediyor.

Hayatı Durduran Banyolarda Yeni Yaklaşımlar

Dornbracht CL1 serisi duş sistemi

Gün geçtikçe biraz daha önem kazanan ve kişisel yenilenme mekânı olarak içeriğini hızla geliştiren banyolar, sadece teknoloji, işlev ve mobilya ile değil, teması, atmosferi, aurası ile de öne çıkıyor. Artık günümüzün banyo tasarımlarında su ile baş başa kalmanın, arınmanın ve rahatlamanın altı çiziliyor. Banyoların tanımı tümden değişti. 2018 sezonu için evinizin keyif sınırları genişlerken ön plana çıkan mimari özellikler ise başı çekiyor.

A.Ozan EKŞİ

 

Tüm mekânlarıyla ev yaşamının büyük resmine baktığımızda, tasarım dünyasının teknoloji gibi süratle yükselen bir yıldız ile organik yaşam ve rafineliğe sadakat arasında gidip gelmek yerine birleştiren ve buluşturan bir aksa girdiğini gözlemliyoruz. Banyolar bir süredir yeni yüzleriyle karşımıza çıkıyor. Firmalar günümüz banyolarını şekillendirirken mimari yaklaşımları, yükselen tasarım trendlerini ve tüketici tercihlerinde büyük etkiye sahip olan yaşam tarzlarını göz önünde bulunduruyor.

Bu sene Milano Tasarım Haftası dahilinde 243 katılımcının yeni banyo koleksiyonlarını sergilediği Uluslararası Banyo Sergisi’nden aldığımız ilhamla yaratıcılığın sınırlarını zorlayan fikirlere kucak açıyoruz.

İster muhteşem bir aromaterapi partisi yapın, ister jakuzide müzik eşliğinde uyuyun… Sonra raftan bir kitap seçin, day-bed’inize uzanın, arada sırada tv seyredin. Ve bunların tümünü banyonuzda yapın. Günümüz banyoları, kapıyı kapattığınız anda bunların tümünü yapabilmenizi sağlayacak şekilde tasarlanıyor. Sadece duş alıp çıkmıyor, uzun uzun bakım yapıyorsunuz, bir oturma-dinlenme köşeniz mutlaka oluyor, ayrıca iPod, iPad, DVD seyredebileceğiniz veya kitap-magazin okuyabileceğiniz bir multimedya köşeniz oluyor. Dilerseniz masaj masanızı da buraya alabiliyorsunuz. Fonksiyonelliğin yanı sıra görselliği de önemseyen yeni jenerasyon banyolar, sınırlarını aşarak genişliyor ve katma işlevler kazanıyor. Nihai kullanıcılardan gelen talepler değiştikçe, firmaların ve tasarımcıların çalışmaları da ‘individual’s concepts’ yani bireye özgün konseptler yönünde oluyor, yeni ürünler yeni alışkanlıkları doğuruyor. Mimarlığın uzun zamandır bireyi, tasarımın merkezi olarak konumlamayı beklediği gerçeğinin altını çiziyoruz.

Bob Marley’nin ünlü sözü “Bazı insanlar yağmuru hisseder, diğerleri ise sadece ıslanır” cümlesini tasarım mottosu olarak banyo, aritmetiğine uyarlayan tasarımcılar, rasyonellikten uzaklaşarak duyulara hitap eden malzeme ve yüzey seçimlerinin peşine düşüyor. Rahatlama, arınma ve dış dünyadan izole olma olgularına işaret eden banyolar, yeni teknolojilerle meditatif kozalara evriliyor.

Mekâna dinamik bir çekicilik ve akıcılık kazandıran kıvrımlı formlar bu sene armatürlerden banyo küvetlerine ve lavabolara kadar banyo ve mutfaklarda tasarımcıların öncelikli tercihleri arasında.

Tasarım arenasının son yıllardaki gözdesi pirinç, 2018 banyolarında mermer, ahşap ve cam gibi yüzeylerle kombinlenerek karşımıza çıkıyor. Rafine ve nostaljik görünümleriyle girdiği mekana estetik bir boyut katan pirinç armatürler kişisel detaylarla vurgulanıyor. Tasarımcılar inovasyonla doğayı, minimalizmle sıcaklığı başarılı bir şekilde bir şekilde bir araya getiriyor.

Yüksek kalitede banyo mobilyası tasarlama amacıyla yola çıkan Antonio Lupi bugün tüm dünyanın en ünlü üreticilerinden biri konumuna gelmiş, bu süreçte ürün gamını da geliştirmiş bir marka. Salone del Mobile’de banyo dolaplarından aynalara, taş küvetlerden duş sistemlerine, aksesuarlardan halıya ve iç-dış mekân şömine sistemlerine kadar koleksiyonlarını sergiledi.

Kalitesinden asla ödün vermeyen, gelmiş geçmiş en favori malzeme mermer; son yıllarda modern bir trend olarak keskin dönüşüyle tekrar mekânlara ev sahipliği yaptığını görüyoruz. Gücünü doğadan alan bu ihtişamlı seçenek, bu yıl hiç olmadığı kadar popüler. Ama onu sadece zeminde ya da duvarda değil lavabo ve tezgahlarda, dolap kapaklarında da görebiliyoruz.

 
Paolo Ulian’ın Antonio Lupi için tasarlamış olduğu Intrecciomermer anlayışının modernize edilmesinin en iyi örneklerinden birisi. Bağımsız lavabo içerisindeki led aydınlatmalar ile dikkatleri üzerine topluyor. Klasik blok mermer lavabolarının aksine hafifliğiyle ön planda olan bu tasarım yalnızca 55 kilogram ağırlığında.

Yeni lüksler arasında salonlara özenen banyolar var. Metrekareleri genişleyen banyolarda proporsiyonlar arasındaki armoni dikkat çekiyor. Köşe sehpası, makyaj masası, kanepe veya koltuk gibi banyolarda görmeye alışık olmadığımız mobilyalarla yaratılan mizansenler zeminde ahşap görünümlü seramikler, duvarlarda ise bleu-blanc karolar veya nostaljik duvar kağıtlarıyla sentezleniyor. Ortaya mekânı bir yaşam alanına dönüştüren samimi ve davetkar kurgular çıkıyor.

Günümüz teknolojileri banyo aynalarını da etkiledi. Aynalar kendi kendine aydınlanıyor ve buhu tutmuyor. Yeni aynalarda en çok görülen özellik Led ışık teknolojisi. Ayrıca dijital saat, radyo ve hatta televizyonlu olanlar da var. Bazı aynalar ise kendilerini ısıtarak yüzeylerinde buhu oluşmasını engelliyorlar. Teknolojik yenilenmeyle beraber farklı noktalarda da aydınlatma sağlayabilen modüllerle aydınlanıyor. Tıpkı kendinden klozet ve rezervuarlarda olduğu gibi.

Mimarinin Huzur Alanları: Havuzlar

Su insanoğlunun var oluşundan itibaren hayatın her evresinde gücünü göstermiştir. Dünyanın oluşumu, gelişimi ve dönüşümü su sayesinde olmuştur. Bu nedenle insanlar yaşamlarını suyun olduğu alanların hemen yanında kurmuşlardır. Günümüzde peyzaj mimarları, mimarlar ve tasarımcılar kentsel alanlarda suyun önemini ve gücünü çok daha iyi bilmekteler. Daha açık ifadeyle, peyzaja karşı sorumluluklarımızı yeniden hatırlamamızı su teşvik etmektedir.

A. 
Ozan EKŞİ

 

Peyzaj mimarları ve tasarımcılar, ellerindeki en önemli materyal olan suyu insan psikolojisindeki gücünü kullanarak kendi tasarımlarında mutlaka yer vermiştir. Kimi zaman bir süs havuzu, kimi zaman küçük bir çeşme veya duvardan akan bir su; kimi zaman da yüzme havuzu veya gölet kullanılmıştır. Suyun mimaride bu kadar önemli bir yere sahip olması, insanı rahatlatma, rehabilite etme yalnızca ruhsal değil fiziksel olarak da gevşetme ve stresten arındırma özelliğinden kaynaklanmaktadır. Su, sakinleştirici, konsantrasyon artırıcı, huzur verici etkileri nedeniyle pek çok projede baş aktör olarak yer almaktadır.

Havuz mühendisliği, alanında en etkili teknik uzmanlık gerektiren daldır. Projelerde estetik unsurlar ön plan tutularak görsel, mimari ve teknik unsurların entegrasyonu gerekmektedir.

Peyzaj havuz uygulamaları ise tasarlanan mekânlara ferahlık ve dinginlik katmakta olup, relax zonlarının, zen bahçelerinin tamamlayıcı ögeleridir.

Birbirinden farklı planlara sahip yüzme havuz örneklerinden göreceksiniz ki, bu yüzme havuzların kimisi açık kimisi kapalı ve her biri farklı boyutlarda. Sonsuzluk havuzlarından ekolojik havuzlara, küçük havuzlardan neredeyse yarı olimpik boyutlarda olan büyük modellere kadar birçok farklı havuz planları vardır.
Son dönemlerde oldukça popüler olan sonsuz havuzlarülkemizde İngilizce adıyla da anılmaktadır. Infinity Pool’ların özelliği, içine girildiğinde bir ucu ufka kadar uzanıyormuş hissi vermesidir. Uygun bir alana sahip olan birçok insanın ilk tercihi olan bu özel yüzme havuzları, suyun içine girdiğinizde sanki deniz ya da gökyüzü ile birleşen ve sonsuzluğa kadar devam ediyormuş hissi veriyor. Sonsuzluk havuzlarının en az bir duvarı içindeki su seviyesiyle eşittir, böylece deniz ya da gökyüzü, her nereye doğru uzanıyorsa, arada kesinti oluşmasına izin vermez.

Son yıllarda gerçek bir iyileştirme alanı olarak tasarlanan evler, fonksiyonelliği ön planda tutan ancak dekorasyon tarzını da es geçmeyen birer cennet şeklinde hayal ediliyor. Kısaca ev tipi spa-wellness alanlarına dönüşen havuzlar, sadece spor değil, arınma, dinlenme, tazelenme, iyileşme gibi fillilerle birlikte anılıyor. İnsanı su ile buluşturan bu özel atmosferler için tasarlanan sistemleri de günlük hayatımıza keyif katan son teknolojiler olarak saygıyı hak ediyorlar. Terapik ve estetik duruşları sayesinde birer sığınma noktasına dönüşen havuzların yeni yüzü konformist bir bakış açısıyla karşımızda. Mozaik görünümlü yüzeyler ve taş dokulara yer açın. Sukabumi adıyla yeni yeni tanınan, mineral taşlarla döşenen havuzlar 2018 trendlerinin başında geliyor. Bireysel detayların kullanımına olanak sağlayan özel işlemeli koleksiyonlar, kişisel beğenileri vurgulayan modeller ve teknolojiler, yüzme keyfinizi artırırken kendinizi özel hissetmenizi de sağlıyor.

   

Geleceğin evlerinin profiline baktığımız zaman, iç ve dış mekânlarda spa havuzlarının kurgulandığını ve doğa ile buluşan, renkleri ve enerjisiyle özgür, mutlu ve huzurlu alanlar yaratıldığını görüyoruz.

Ekolojik havuz olarak da bilinen doğal havuzlar, tipik havuz kimyasalları yerine biyolojik filtrelerin ve su bitkilerinin kullanıldığı ve hijyenin bu tür doğal malzemeler ile sağlandığı havuzlardır. Gölün yanında bir eve sahip olduğunuzu hissettirecek doğal havuzlar, özel olarak seçilip yerleştirilmiş, yöresel bitkiler sayesinde su hem temizlenir hem de oksijen ile zenginleştirilir. Kofa, hasırsazı ya da su kamışı bitkileri kendi kendilerine yetiştikleri için en çok tercih edilen seçimlerdir. Ev, denize yakın bir bölgede ise deniz suyundan yararlanılarak da havuzunuzu kullanabilirsiniz.

   

Kapalı havuzların genelde zemin katında olmasına alışığız. Ancak imkân varsa, kapalı yüzme havuzunu binanın en üst katına taşıyarak cam duvarlar vasıtasıyla muhteşem manzaralara kavuşabilirsiniz. Teknolojik trendlere baktığımızda tabanı yükselip alçalabilen havuzların derinliğini değiştirebilirsiniz. Dilerseniz havuzu tamamen ortadan kaldırıp evinizde çok amaçlı olarak kullanabileceğiniz geniş bir alan da açabilirsiniz, artık havuzların tabanı kenarındaki zeminle eşit olacak kadar yükselebiliyor.

Baharla Gelen Özgürlük

Güneşin sımsıcak yüzünü göstermesiyle dış mekânlarda geçirdiğimiz zaman uzadı. Kasvetli ve dondurucu kış aylarının ardından, tıpkı sizin gibi evinizin de canlanmaya ve yenilenmeye ihtiyacı var. Evlerin dış dünyaya açılan kapısı balkonlar, gökyüzüne dokunan teraslar, doğadaki keyif köşeleri dekoratif bahçeler ve tatili ayağınıza kadar getiren havuzlu alanlar için erken hazırlık vakti! Yaşadığınız yerin atmosferini tazelemek hem psikolojinize hem de ruhunuza iyi gelecektir.

Hayatımızda değişen ihtiyaçlar, iklimler ve yaşam koşulları ister istemez iç ve dış mekân ilişkisinin de değişimine yol açıyor. Artık iç ve dış mekân ayrımının eskisi kadar sert değil, daha yumuşak geçişlerle olduğunu gözlemliyoruz. Tıpkı banyo ve giyinme odalarının yatak odalarına entegre edilmesi gibi. İç mekân mobilyalarında olduğu gibi açık alan tasarımlarında da dayanıklılık, konfor ve görsellik konusunda şüphesiz büyük bir değişiklik yaşıyoruz. Evdeki rahatlık duygusu ve estetik anlayış dış mekânlarda da kendini ele veriyor. 2018 sezonunda dış mekân mobilyalarının bahçe, balkon, teras, güneşlenme alanları ve farklı özel alanlar gibi çok yönlü kullanıma açık olarak kurgulandıklarını görüyoruz. Sandalye, koltuk, kanepe, sehpa, masa ve şezlong olarak oluşturulmuş yeni nesil serilerin tekli, ikili veya çoklu alternatiflerinde ise yanyana geldiklerinde grup oluşturma fonksiyonu sağlaması yoluna gidiliyor. Bu tip tasarımlarda fonksiyonel ve ergonomik bir estetiğin hedeflendiği oldukça belirgin olarak karşımıza çıkıyor.
Yaşam alanları, iç mekânlardan bahçe, teras, balkon gibi açık hava noktalarına taşınırken, bu yeni buluşma noktaları da adeta iç mekân şıklığında tasarlanıyor. Açık hava odalarının bu seneki stil haritasında, zengin botanik simgeler: bambu, hasır ve tik gibi doğal malzemeler, rustik, bohem ve iskandinav-modern stillerin karmasından doğan bir kurgu yer alıyor.

Markalar ise özellikle bu yıl stil sahibi ruhlara özgün mekânlar yaratıyor. Tasarım, işlevsellik ve yalınlığa vurgu yapan mobilyalarıyla dekorasyon gurularının yakından takip ettiği Manutti, bu sezon zamansızlığın sırrını modern formlarda arıyor. Ev yaşamına baharla birlikte taze nefesler katacak ve her metrekarede daha dinç, daha keyifli ve daha sıcakkanlı hissettirecek tasarımlarla yeni sezona ‘merhaba’ diyor.

Sem Collections’ın ince bir zevkin mükemmel birleşimi niteliğindeki marka portföyünde bahçenize uygun birçok alternatif bulabiliyorsunuz. Yapılacak düzenlemeler ve minik dokunuşlar ile evinizi yeni sezona hazırlayabilirsiniz.

Salıncak keyfinden mahrum kalmayın. Geniş bir balkonunuz, terasınız, hatta bahçeniz varsa salıncak ya da hamak alarak siesta keyfini günün her saatine yayabilirsiniz. Artık iç mekânlar için de çeşitleri bulunan hamaklarla odanızda tatil havası estirebilir, iş çıkışlarında evinize koşa koşa gitmek isteyebilirsiniz. Alacağınız salıncağı ya da hamağı canlı renklerden seçerseniz yaz mevsiminin ruhunu her an yanınızda hissedebilirsiniz.

Açık hava keyfinizi yatay düzleme taşıyan ve sizi güneşin çekici sıcaklığında konformist bir ergonomiyle kucaklayan şezlongları da tercih etmeniz mümkün.

Mekânın ruh halini belirleyen, konfor faktörünü etkileyen aydınlatma elemanları ise dekorasyonunuzun finalidir. İnovatif malzemeler, sanatsal formlar ve yeni teknolojilerle stil evrimini bir üst boyuta taşıyor. Dünya devleri ile iş birliği yapan Contardi’ye ait Muse koleksiyonu ve Masiero’ya ait Drylight koleksiyonu radarımıza girenler arasında.

Doğru karışımların zamanı

Doğru karışımların zamanı

 

Kullanıcıyı üretimin bir parçası yapan, tercihlere göre renk ve desen seçimi özgürlüğü tanıyan tasarımların çağındayız. Bu ürünler sadece mobilya olarak değil ıslak mekanlarda da karşımıza çıkıyor. Özellikle de banyoda. Günümüzün evlerinde banyo ve banyoyu oluşturan ünitelerin kişiye ve stile göre yorumlanması, oldukça popüler bir uygulama.

Mimar A.Ozan Ekşi.

 

Günümüzde kişisel bakım, aromaterapi, yenilenme, farklılaşma hatta güzelleşme ve gençleşme neredeyse herkesin en büyük kişisel hedefi. Tam da bu noktada, kişisel yenilenme tapınaklarımız büyük önem kazanıyor. Banyolar, günümüzün adeta bir tasarım atölyesi gibi. Sadece kullanım ve işleve yönelik değil, kişisel stil kodlarına uyumlu ve kullanıcısını anlatır şekilde de tasarlanıyorlar. Elbette burada da markaların ürünlerini nasıl personalize edebildikleriyle ilgili becerileri ortaya çıkıyor. Yaratıcılığı daha armatürden başlatan ve üzerine yazı yazılabilen bataryalara kadar farklı model, fikir ve renk seçeneği sunan markalar bu kulvarın önde koşanları. Bunlardan biri de Bongio.

Sem Collections çatısı altında satışa sunulan bu markanın tasarım serüveni Milano’ya birkaç kilometre uzaklıktaki Lake Orta’da, 1936’da başlamış. Mario Bongio’nun kurucusu olduğu markanın temel felsefesi inovasyon ve yaratıcılık üzerine kurulu ve şu anda ikinci kuşak olans Antonio Bongio tarafından yönetiliyor. İtalya’nın 80 yıllık köklü firmalarından Bongio, armatür ve bataryalarındaki özgün form, üstün teknoloji ve yaratıcı fikirler sayesinde rakiplerinden ayrılıyor. Kullanıcıyı üretimin bir parçası yapan, tercihlere göre renk ve desen seçimi özgürlüğü tanıyan markanın, üzerine metin ve yazı yazılabilen modelleri bile bulunuyor.

Bazı ürünlerinde kullandığı Murano camlar ya da kristal aksamlar sayesinde Bongio, modern olduğu kadar lüksist mekanların da tercihi olmakta. Öyle ki Bongio’nun ürün yelpazesindeki bazı modellerin tasarımları ise 40’lı yılları anımsatmakta. Bu da onu Art-Deco tarzını seven evlerin de tercihi haline getiriyor.

Tasarımları klasik ve modern olarak iki ayrı stilde sürdüren markanın aynı zamanda wellness koleksiyonu da bulunuyor. Modern seride en son paslanmaz çelik batarya olarak Time 2020 modelini satışa sunan Bongio’nun Acquacarica serisi ise renkli, esprili, enerjik, tasarımda ulaşılabilir ve genç çizgiyi temsil etmekte.

Bongio koleksiyonları, lüksist sektörün ihtiyaçlarına %100 cevap vermekte. Formlarıyla Batı’nın avant-garde çizgisini temsil eden klasik çizgideki Bongio tasarımlarında 24 karat altın, platin, gümüş ve Murono camı, Swarovski kristal taşlar kullanılıyor.

Tüm bu stilize çalışmaların haricinde O’clock banyo bataryası gibi sıcak-soğuk su balansını ayarlayarak enerji ve su tasarrufu yapan, çevre duyarlılığına sahip tasarımları da bulunan Bongio’nun ürünleri genellikle Orta Doğu’nun neo-klasik tarzda yapılmış genç jenerasyon binalarında ve Dubai-Fendi Residance, Panama-Trump Towers, Doha-Sheraton Resort gibi projelerde tercih ediliyor.

Organik değişim

Günümüz yaşam alanlarının, özellikle de banyoların geçirdiği evrime bakacak olursak, hayatımızı “ne kadar yoğun iş temposu-o kadar evde rahatlama” ilkesinin yönettiğini anlayabiliriz. Bu mantıkta büyük banyo mekanlarına gerçek birer spa atmosferi hazırlanıyor ve konfor odaklı biçimleniyor. Küçük banyolarda ise tüm kurgu depolama-mekanı doğru yöneten fikirler-teknolojiden faydalanma üzerine kurulu. Dolayısıyla yıkanma-arınma hareketinin odağında olan duş sistemleri önem kazanıyor. Bu tarz duş alanları günümüzde spa keyfinin ayakta da olabileceğini kanıtlıyor.

  

Bir kabin içinde pek çok düğme ve kolu kumanda ediyor ve o küçük metrekareyi bir cennete çeviriyorsunuz, isterseniz rengarenk ışıklar altında Muson yağmurları yağdırabiliyorsunuz. Vücudu rahatlatan su akışını sağlayan jetli masaj sistemi ve duş başlıklarının dışında duş alanına entegre edilen özel sistemler sayesinde bu alanda müzik dinleyebiliyor, günü takip edebiliyor, hatta televizyon izleyebiliyorsunuz.

Duş sistemlerinde değişen renkler, suyun miktarı, davetkâr kokular ve çeşitli sesler zihin üzerinde organik değişimlere sebep oluyor. Bu değişimler de duyuları harekete geçirerek bedeni büyük oranda yenileyerek iyileştiriyor. Çalışma hayatının hızlı ve yorucu temposu nedeniyle, insanlar artık her şeyi daha hızlı yapıyor ve daha planlı yaşıyor. Yoğun şehir yaşamı, günlük hayatın stres ve yorgunluğunu atarak rahatlama ihtiyacını artırıyor. Her geçen gün daha fazla tercih edilen yeni nesil duş sistemleri, lüksü ve konforu evlere taşıyor. Yeni nesil duş sistemlerinde yer alan renk terapisi, kromoterapi, su masajları gibi fonksiyonlar banyoyu keyif alanı haline getiriyor.

Bu açıdan suya adeta nefes veren pek çok marka ve ürün var. Geleceğin wellness dünyasını kurgulamak ve insanı su ile farklı senaryolar eşliğinde buluşturacak teknolojiler elimizin altında. Tümü, duş kavramını fiziksel ve ruhsal iyileşme, yenilenme ve tazelenme noktasına taşıyor. Buhar banyoları, tuz odaları, reaksiyon duşları, biosauna, hepiderium, lacunium, masaj etkili duşlar gibi pek çok özellik bu ürünlerde buluşuyor. Kısacası vücudunuza ve ruhunuza önem veriyor, hayatı arada bir yerlerde durdurarak yenilenme yolları arıyor, kendi lüksünüzü yaratmak hatta onu evde hissetmek istiyorsanız, donanımlı bir duş kabini içinde tüm bunlara sahip olabilirsiniz.

Bu keyif sadece evde veya küçük banyolarda sürmek zorunda da değil, bahçe ve havuz çevresi de, büyük banyolar da dikey yıkanmanın güzelliğini yaşamanız için ortak noktalar olabilir. Örneğin Antoniolupi, dış mekan banyo keyfini yaşamak isteyenler için Massimo Broglio tasarımı Shawa duşları üretmekte, paslanmaz çelik malzemeden tasarlanan ve endüstriyel tarzıyla güncel modernizmi temsil eden bu ürünler, ince yapısı, bağlantısız -freestanding- kullanılabilmesi gibi özellikleriyle açık hava alanları için benzersiz bir tasarım olarak kaydoluyor defterimize. Hem günümüz trendlerindeki organik formlara hem de inovatif tasarımlara sahip çıkan ANTONIOLUPI, toplam alan içindeki payı giderek büyüyen banyo ile ilgili çevreci teknolojileri ve ilgi çekici formlarıyla başta mimarlar olmak üzere pek çok profesyonelin radarına girmiş bir marka. 50 yılı aşkın süredir suyun akışına yön veren Antoniolupi, Carlo Colombo, Ricardo Fattori, Mauro Carlessi gibi ürün tasarımcılarıyla birlikte banyo tasarımına farklı bir boyut getirmekte.

Kısacası, gün geçtikçe biraz daha önem kazanan ve kişisel yenilenme mekanı olarak içeriğini hızla geliştiren duş sistemleri sadece teknoloji, işlev ile değil, teması, atmosferi ve aurası ile de öne çıkıyor. Artık günümüzün duş alanı tasarımlarında su ile baş başa kalmanın, arınmanın ve rahatlamanın altı çiziliyor. Yeni duş teknolojilerinde su akışını, rengini, sıcaklığını, kokusunu değiştiren duş senaryoları var artık. Farklı ışık ve ses oyunları devreye giriyor.